Hazret-i Şiblî bir gün yol ortasında, iki çocuğun çekiştiğini görür. Araya girer ve kavganın sebebini sorar. Biri, elindeki cevizi gösterip, ben buldum der. Diğeri de aynı şeyi iddia eder. Hazret, bakar ki olmayacak, şöyle bir teklifte bulunur: "İsterseniz der, cevizi kıralım, ondan sonra konuşalım."
Dediği gibi yaparlar. Ama kırılan cevizin içi, sanıldığı gibi dolu değil, çürüktür, boştur. Bunca çekişmenin boşa olduğunu gören her iki taraf mahcup olurlar. Hazret:
— Kabuğunu kırıp içini görmeden karar vermemeli. Dışına bakıp aldandığımız o kadar çok şey var ki!.. diyerek, çocuklara hiç unutmayacakları bir ders verir.
Bu dünyadaki birçok işler de ceviz misaline benziyor. Allah adına yapılmayan çalışmalar ve dünyayı ahiretin tarlası bilmeden tutulan işler, neticede insanın dengesini bozan ağır birer yük oluyorlar. Gerçek olan, dünyada tecelli edeni ve Yaratanının isimlerini bilmektir. Dünyanın süslü, gösterişli fakat içi kof işlerine aldanmamaktır.