Yaşamdan iğrenirken bile. İnsan öyle bir bilmece ki, yok olmak için doğmuş ama tıpkı benim yaptığım gibi, kurulu doğa kanunlarını yenmek için savaşıyor.
Acı sözlerle yakınıyor, fakir olduğum için neredeyse beni kabahatli buluyordu. Derhal cevap verdim:"Fakirsem dürüstlüğümdendir!" dedim. "Böyle biri olmasaydım kısa sürede zenginliğe kavuşabilirdim!"
Ölüm! Zavallı insanlığın sert çehreli, esrarengiz dostu! Tüm ölümlüler arasında neden yalnızca beni, esirgeyen ocağının dışına itiyorsun? Ah o mezarın sükuneti! Ah o çelikle bağlanmış gömütteki derin sessizlik! Bu düşünce aklımda gezinmeyi bırakacak, zayıflayacak ve sadece birkaç çeşit yeni üzüntüden ibaret duygularla dolan kalbim artık atmayacak.
Cornelius gelip bana kendi çatısı altında kalmam karşılığında bir kese altın teklif ettiğinde, şeytan tarafından baştan çıkarılıyor gibi hissettim. Dişlerim zangırdamaya başladı. Korkudan tüylerim diken diken oldu. Titreyen dizlerimin müsaade ettiği kadar hızla kaçtım oradan.
"Fırtınayla savrulmuş, kılavuzsuz, pusulasız bir denizci; yardımcı olacak bir iz, işaret, bir taşın bile olmadığı, alabildiğine geniş bir fundalıkta kayıp bir yolcu, işte şimdi böyleyim. Her ikisinden daha kayıp, daha umutsuzum."