Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ömer Paşa

İvo Andriç

Ömer Paşa Gönderileri

Ömer Paşa kitaplarını, Ömer Paşa sözleri ve alıntılarını, Ömer Paşa yazarlarını, Ömer Paşa yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alev, ölmüş doğanın sarhoşluğudur.
Sayfa 288Kitabı okudu
İnsan hiyerarşinin ne denli alt basamaklarındaysa, kapasitesi ve eğitimi, geliri ve itibarı ne kadar düşükse, iftira atmakta o kadar gayretkeş ve çatal dilli oluyordu.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Eğer hepimiz yaşamımızda bir kez de olsa düşlerimizin ve en yakıcı arzularımızın sadece bir bölümünü gerçekleştirme olanağını, cesaretini ve gücünü bulsaydık, kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, aslında ne olabileceğimizi, ne hale gelebileceğimizi tüm dünya hemen görür, biz de bilirdik.
Sayfa 243
Açlık -dünyayı böyle görüyor ve artık başka türlü göremiyordu- her canlının ezeli, ebedi eşiydi. İnsanın yeryüzündeki yazgısıydı ve ona karşı mücadele etmek çok zordu; üzerimize saldırıyor, bizi bir kaledeymişiz gibi kuşatıyor ve zaman zaman herhangi bir hileyle onu püskürtmeyi başarsak bile bu ancak eksik ve geçici bir kurtuluş oluyordu: Yiyip içerken tüm insanların beslemeye yetecek kadar gıda olmayacağını, açlık ve susuzluğun yolumuzu gözlediğini, her gün geri geldiklerini ve daha uzun süre onların pençesine düşmeyeceğimize fazla güvenmemek gerektiğini biliyorduk. Doygunluk, her türlü tehdite açık, sıradışı ve geçici bir haldi. Çoğumuz istediği kadar yiyor, belki ölünceye kadar da böyle yaşayacak; ama aç olan diğerleri hiç aklımızdan çıkmayacaksa, yarın biz de kendi parmaklarımızı kemirecek ve yazın sıcaktan kavrulan bir yolda ezilip kalmış bir tavuk gibi ağzımız susuzluktan bir karış açık kalacaksa ne işe yarar ki bu?
Sayfa 231
Yaşı gelmişti artık, o kritik yaş: Kırkını geride bırakmıştı. Yaklaşan ihtiyarlıkla birlikte, harcanmış bir gençliğin geç kalmış krizleriyle hastalıklar iç içe geçiyor, varlığını ve kişiliğini tepeden tırnağa yenileme isteği ruhunu derinden sarsıyordu.
Sayfa 196
İçinde bulunduğu korkunç ve giderek katlanılmaz hale gelen belirsizlikten ancak meçhul bir alana sıçrayarak kurtulabilirdi.
Sayfa 189
Reklam
- Yeter! Bunu nobran bir tonla, emir verir gibi, istediğini ifade etmek ve arzularım dayatmak için en kestirme yolu seçen, tamamen doğuya özgü, karşısındakini hiçe sayan tavırla söylemişti. Bu söz, karşısında oturduğu ve varlığını unuttuğu ressamdan çok, içinde uyanan aydınlık ve karanlık anılara, kalp ritmindeki o sinsi çılgınlığa ve saatin madeni tik-taklarına yönelikti.
Sayfa 153
Öfke ilerlemesine yardım ediyor, yürüyüş ritmini düzenliyor ve sanki gecenin içinde parıldayarak ona yol gösteriyordu.
Sayfa 148
Türklerde kibir; kas veya silah gibi gerçek bir güçtü, açıkça bir savaş aracı olarak kullanılıyordu; başkaları üzerinde baskı kurmanın, anlan sömürmenin veya yok etmenin bir biçimiydi.
Sayfa 127
Adam hafif ve saydam gibiydi, bir Hint fakiri kadar kara kuruydu ve geniş fesin altında, gür sakalın ve saçların gerisinde, bol giysilerin ve ağır galoşların içinde incecik kemikli, bir ateşin sanki içten içe kemirdiği cılız bir beden gizlendiği hemen fark ediliyordu. Ama belki de bu nedenle hüzünlü ve çevik bir biçimde hareket ediyordu.
Sayfa 100
Reklam
Ve insanı sarhoş eden, bilincini bulandırıp anılan susturan, şimdiki zamanı silikleştirip, daha iyi bir geleceğe inanmayı sağlayan her şeyi, dünyanın gerçekliğinin o katlanılmaz görüntüsünü bir an için bile olsa değiştirebilecek her şeyi içiyorlardı.
Sayfa 41
(ORDU)Bu sözcük uzun süredir her yerde ve her tonda, ama çoğunlukla kısık sesle ve kaygılı bir havayla telaffuz edilir. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, siyasetten, toplumsal kargaşa ve çatışmalardan tamamen habersiz kişiler bile sözcüğü böyle telaffuz eder. O güne dek görüldüğü türden, Bosna'da sözde manevralar yapan küçük bir nizami bölük ve teçhizatı yetersiz birkaç redif birliğinden oluşan o bildik "ordu"nun değil, masallardaki gibi savaşmaya ve öldürmeye, yakıp yıkıp yağmalamaya gelmiş, çatışmanın sonucu ne olursa olsun bir ülkenin ve o ülkede yaşayan insanların kaderini değiştirecek gerçek bir ordunun söz konusu olduğunun farkındadır çünkü herkes.
Sayfa 33
287 syf.
7/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Bu kitabın yazarı ile tanışmam "Drina Köprüsü" adlı eseri ile olmuştu. Çok sevmiştim o kitabı. Yeni bir yazar yeni kitaplar ile tanışırken genelde o yazarın en sevilen eserini okumayı tercih ederim. Çünkü çok sevilmeyen bi kitabı ile başlamak ister istemez, o yazara karşı bir önyargıya sebep veriyor. Bu okuduğum kitap ise kısacası 19. yy Bosnasına değiniyor. Bi yanda tüm imparatorlukta olduğu gibi Bosna'da da reform yapmaya çalışan bir Osmanlı, Bu reformlara karşı çıkan Bosnalılar, Ve onları yola getirmek için görevlendirilen Osmanlı Paşası. Ve bu Paşa 'nın güç zehirlenmesi.. Esip, gürleyip, asıp kesmesi. Tüm olaylar ise o Paşa ve bulunduğu topraklarda cereyan etmekte. Demem o ki, bu yazarın kitabını okumaya "Drina Köprüsü" ile başlayın, canınız isterse bu kitabı okursunuz. Okumazsanız da pek bişey kaybetmiş sayılmazsınız. Ama her şeye ragmen bu yazarın kitaplarını okumayı seviyorum. Sırada "Travnik Günlüğü" adlı eseri var. Herkese İyi okumalar..
Ömer Paşa
Ömer Paşaİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 201343 okunma
Köpek nasıl havlıyorsa, horoz nasıl ötüyorsa o da yalan söylüyor, çünkü başka türlüsü elinden gelmiyor. Nasıl bazılarında mükemmel bir kulak ve güzel bir ses olursa, onda da yalan söylemek Allah vergisi.
Sayfa 278Kitabı okudu
Uçurumun kenarına kadar gelip intihar etmeye hazır olanlar da yeni yaşam ve ilerleme olanaklarını fark etmezler mi çoğu zaman?
Sayfa 261Kitabı okudu
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.