Kitabı tıbbi direktör Eric Manheimer ağzından okuyoruz. Bir çok ilginç hikayesi olan hastaların yaşamaları anlatılıyor. Akıcı bir dili vardı. Sadece hastanedeki deneyimleri değil, aynı zamanda adaletsizliği, sosyal sorunları, gıda endüstrisini ve dünyadaki sefaleti de yansıtan bir kitap. Ayrıca kitabı okuduktan sonra dizisini bile izlemek isteyeceksiniz. Hikayenin kurgu olduğunu bildiğinizde, olanları okumak çok daha kolaydır, ancak okuduğunuz hikayenin tam olarak veya benzer şekilde yaşandığını bilmek çok daha zor ve çok daha fazla etkiye sahiptir. Doktor Eric Hastalığını ve hastalığını öğrendiğinde duygularını, korkularını, tecrübelerini ve imtihanlarını bizlerle tek tek paylaşmış. Vakaların her biri beni çok etkiledi, her biri tek tek ayrı bir etki bırakıyor. Hastalıklar ve ilaçlar hakkında araya serpiştirilmiş bilgiler vardı. Bazı kelimeleri bilmiyor olabilirsiniz ama kitap bunu çok aza indirmiş. Yazarın psikolojik tahlillerini okumak da kitaba başka bir hava katmış. Bunu da söylemeliyim. Türü sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. Okuyun okutun.
Hastaneleri düşünün.
Bunlara mahkumlar, diplomatlar, uyuşturucu bağımlıları ve göçmenler dahildir.
O hastane New York'taki tarihi Bellevue Hastanesi.
Hastanede bir gün sessizce geçmiyor. Hastanenin servisleri misafirleri için farklı etkinlikler düzenlemektedir. Zenginlerin, fakirlerin, suçluların, talihsiz kaderleri tarafından alt üst edilen masumların ve kayıpların hikayeleriyle dolu. Tıbbi Direktör Eric Mannheimer, başkalarının hayatlarını kurtarmak için ve her gün kendi kanseriyle savaşıyor.
Not: Kitap; NBC New Amsterdam dizisine de ilham olmuş.
