Orta Çağ'da bugün olduğumuzdan daha ilerideydik. O zamanki cezalardan biri hükümlü kişiyi teşhir direğine bağlamaktı. İnsanlar yanına yaklaşıp onunla alay ederdi. Verilen ceza halk karşısında utandırılmaktı, o kadar korkunçtu ki, mahkûm daha sonra genellikle şehri hatta ülkeyi terk ederdi. Ama o zamanlar, insanlar en azından önceden mahkûm edilmişse utanç direğine bağlanırdı. Oysa bugün artık bir karara ihtiyacımız yok, savcılığın basın açıklaması yetiyor ve tüm ülke utanç direğine bakıyor. Bir başsavcı bir keresinde bana şöyle demişti: "Savcılık ne kazanır ne de kaybeder. O adalete hizmet eder, hepsi bu." Savcıların ve yargıçların kamuoyuyla hiçbir işlerinin olmamasının nedeni tam da budur.