Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Orta Doğu Tarihi

Karl E. Meyer

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Fransa, Mavi Bölge olarak da bilinen Büyük Lübnan ve Suriye sınırları üzerinde doğrudan yönetim hakkına sahip olurken, İngiltere Bağdat'tan Hayfa ve Akka'nın içinde bulunduğu küçük bir kıyı yerleşim yerine kadar olan Kırmızı Bölge'deki Güney Mezopotamya üzerinde paralel haklar elde etti. İngiltere, aynı zamanda bu üç şehri demiryolu ile birbirine bağlama hakkını da aldı. Daha küçük Kahverengi Bölge içerisindeki Filistin ve Kutsal Topraklar üzerinde ise uluslararası yönetim hakkı olması ve konuyla ilgili detayların savaş sonrasında konuşulması kararlaştırıldı. Taraflar arada kalan oldukça geniş topraklarda oluşturulacak "Bağımsız Arap Devletini ya da Arap Devletleri Konfederasyonunu tanıyıp korumayı" da kararlaştırmışlardı. Söz konusu yeni oluşumun bir Arap reisin hükümdarlığı altında Musul ile birlikte iç bölgelerdeki tarihsel şehirler olan Şam, Halep, Humus ve Hama'yı (Gibbon'un sözleriyle Haçlıların hiçbir zaman fethedemedikleri ünlü bölge) da içine alan geniş topraklarda kurulması planlanıyordu. Bu farazi Arap devleti, ilerleyen aşamalarda İngiliz ve Fransızların "Arap Devleti ya da Arap Devletleri Konfederasyonu tarafından istendiği takdirde, danışmanlar veya dışişleri görevlileri atayabilme" özel hakkına sahip oldukları, dolaylı etki alanlarına bölünecekti
1927'de Fırat Nehri civarında seyahat eden (ilerleyen sayfalarda tanıyacağımız) Glubb Paşa, Faysal yandaşlarının güç kazanmasını sağlayan 1920 ayaklanmasında rolü olan Şii aşiret liderlerinden biriyle karşılaşır. Glubb'un o günkü gözlemine göre, Irak'ın artık "bir hükümeti, bir anayasası, bir parlamentosu, bakanları ve memurları" vardır. O halde daha ne isteyebilirler? Aşiret lideri, acı bir ses tonuyla yanıtlar: "Evet, fakat hepsi yabancı aksanlarıyla konuşuyor!"Irak, Milletler Cemiyeti' ne katılımı üzerine dini azınlıkları koruma sözü verir. Ancak 1933'te Kral Faysal'ın ölümünün ardından Irak birlikleri, Musul'da yaşayan ve kadim bir cemaat olan Süryani Hıristiyanların katliamından, haklı olarak sorumlu tutulacaklardır.
Reklam
Sör Mark, Picot' nun ayak dirediği Suriye ve Irak'ta Kral Hüseyin'in oğullarının tahta geçmesini öngören yeni bir protokol bile önerir: "Bu tarz bir düzenlemenin söz konusu bölgelerdeki nüfusun istekleriyle her zaman bir uyum içerisinde olması koşulunu da öne sürerek, Churchill'in Irak ve Ürdün için düşündüğü krallık idaresini önceden sezinler. Kısacası, savaş sonrası düzeninin nihai ana hatları, Sykes' ın kafasında çözülmeyi bekleyen tek bir istisna dışında filizlenmiştir bile: Filistin!
20. yüzyılın büyük bir kısmında -1979 devriminden önceki kısmı İran' ın hikayesi, aslında, iki "Pehlevi Şahı" nın ve onların petrol kaynakları tükenmeden tüm dış müdahalelere ve içteki dini muhalefete rağmen İran'ı yenilikçi ve modern bir devlete dönüştürme girişimlerinin hikayesidir. 1953 öncesinde, dış müdahale İngiltere ve Rusya'dan gelmişti; ardından Amerika da onlara katılacaktı.
Kesin olan bir şey varsa o da Mark' ın sıradan bir çocukluk dönemi geçirmediğiydi. Öteki İngiliz oğlan çocukları kalelere, zırhlara ve şövalyelere hayran kalabilirlerdi, fakat genç varis hayranlığın ötesinde, Sledmere'deki geniş çimenlikte, on ayak uzunluğundaki kare burçları, hilalleri, siperleri ve toplarıyla, Fransız askeri mühendis Sebastien Vauban tasarımına dayanan bir model kale inşa ettirmiştL Mark' ın mahalledeki gençlerle gerçekleştirdiği, on yedinci yüzyıl kuşatmasının vurucu tekran olan Cumhuriyetçilerio veya şövalyelerin rol aldığı kostürnlü savaşlar, çimenlik alanı adeta çiğneyip geçiyordu. Diğer gençler geçmişi hayal edebilirlerdi; fakat Mark, hayalin ötesinde Tudor dönemine kadar uzanan aile el yazmalarını inceleyebilecek imkana sahipti. Öteki gençler, Victoria dönemine özgü örtülü cinsellik dünyası hakkında meraklanabilirlerdi. Ama Mark, Sledmere'deki derleme kütüphanede, Richard Surton'un notlarını ve yine Surton'un Arabian Nights (Binbir Gece Masalları) çevirisinin sonuna iliştirdiği herkesin "Şark" olarak tanımladığı erotik tasvirleri içeren "Nihai Makale"yi okuyabilirdi
Eğer bugüne kadar herhangi bir başlangıcı ilahi bir şey şekillendirmişse bu, günümüz lrak'ının unutulmuş babası Sör Arnold Talbot Wilson için kesinlikle geçerlidir. Siyah gözleri, 1 ,82'lik boyu, çevresine hakim duruşu ve bakışıyla Wilson; tüm ihtişamı ve deliliğiyle"Emperyal Fikri " erkenden benimsemiş ve son zamanlarına kadar bu fikre sadık kalmıştır. 1940'daki ölümünden kısa bir süre önce Wilson, inancını, sanki mezar taşının yazısıymış gibi tekrarlayacaktır: "I. Dünya Savaşı' ndan önce, benim kuşağım seferber edildikleri amacın yüceliğine inanmış adamlara hizmet etti ve bizler onların inancını benimsedik. Onlar rahiplerdi ve bizler de mutlulukla çalıştığımız ve gerektiğinde onun için öldüğümüz bir tarikatın ( Pax Britannica, Ingiliz Barışı) rahip yardımcılarıydık. Curzon, en nihayetinde bizim sözcümüzdü; Kipiing ise yüce gönüllü ilham kayna­ğımız ... İncillerimizi okuduk; birçoğumuz hayatını dolu dolu yaşadı, sevdi, bolca güldü. Fakat hepimiz, gelecekte yaptıklarımızla yargılanmamız gerektiğini biliyorduk.
Reklam
Siz de Yahudi halkının şansının en azından artık tartışılabilecek bir durumda olduğunu düşünmüyor musunuz? Bir "iddia'' da bulunamayacağımızı tabii ki anlıyorum, bunun için fazla parçalanmış durumdayız; fakat mantıklı bir şekilde söyleyebiliriz ki Filistin, İngiliz etki alanı sınırları içerisine düşerse ve İngiltere burada bir Yahudi yerleşimini teşvik ederse, İngiltere'ye bağımlı bir oluşum olarak, 25-30 sene içerisinde bir milyondan fazla Yahudi'yi buraya taşıyabiliriz; belki de daha fazlasını ... Onlar ülkeyi kalkındırabilirler, oraya medeniyeti geri getirebilirler ve Süveyş Kanalı'nı -belki de İstanbul'dan gelecek bir saldırganlığa karşı- buradan etkili bir biçimde koruyabilirler. Tüm olasılıkların üzerinde durmalıyım. Burada en azına değindim. Yahudilerin elindeki Filistin, rahatlıkla Asya'daki Belçika'ya dönüşebilir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.