Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ortaçağda İslam ve Seyahat

Houari Touati

Sayfa Sayısına Göre Ortaçağda İslam ve Seyahat Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Ortaçağda İslam ve Seyahat sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Ortaçağda İslam ve Seyahat kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alimler Seyahatleri İlim için Yapıyorlardı
Entellektüellikle maceranın iyi geçindiği bir dünyaya sıkıca halat atmış ve seyahat teknesine binmeden bilgi ülkesinde yaşanamayacağı ilkesini savunmak için topluca uğraş vermişlerdi.
Sayfa 9
Uzak diyarlarda dolaşırken izleyeceğimiz seyyahların ufkunu belirleyen, Ptolemaios coğrafyasından haberdar olsalar da, meskûn dünyanın sınırlarını durmadan genişletme isteği değil, kimilerince dârü'l-islam, kimilerince de İslam memaliki veya imparatorluğu diye anılan, coğrafi sınırları belirlenmiş bir mekanda mekik dokumaktı. Böylesi bir ayrılık inşasının hedefi, bu hem dini, hem de siyasi coğrafya birliğini, Allah'ın istediği birlikte yaşama gerçeğini doğmatik açıdan güvence altına alan bir mekan haline getirmektir. Seyyahlarımız buna ulaşmak için söz konusu mekanda yaklaşık 400 yıl boyunca sonu gelmez gidiş gelişlerle izler bırakmış, söz konusu bölgeleri uzun vadede Müslümanlığın bakış açısıyla donatmışlardır.
Sayfa 10 - YKY 1.Baskı
Reklam
seyyah
Uzak diyarlarda dolaşırken izleyeceğimiz seyyahların ufkunu belirleyen, Ptolemaios coğrafyasından haberdar olsalar da, meskûn dünyanın sınırlarını durmadan genişletme isteği değil, kimilerince dârü'l-islam, kimilerince de İslam memaliki veya imparatorluğu diye anılan, coğrafi sınırları belirlenmiş bir mekanda mekik dokumaktı. Böylesi bir ayrılık inşasının hedefi, bu hem dini, hem de siyasi coğrafya birliğini, Allah'ın istediği birlikte yaşama gerçeğini doğmatik açıdan güvence altına alan bir mekan haline getirmektir. Seyyahlarımız buna ulaşmak için söz konusu mekanda yaklaşık 400 yıl boyunca sonu gelmez gidiş gelişlerle izler bırakmış, söz konusu bölgeleri uzun vadede Müslümanlığın bakış açısıyla donatmışlardır.
Sayfa 10 - YKY 1.Baskı
...kaypaklaşabilen bir kimliğin...
Sayfa 11 - Yapı Kredi Yayınları, Çeviren: Ali Berktay , 3. Baskı, Şubat 2021, İstanbul
Bilgiyi Nerden
Abbasi yüzyılı, milletleri iki türe, "bilimleri geliştirmiş milletler" ve "bilimleri geliştirmemiş milletler" e ayırarak, diğer bütün halklar içinde sadece Yunanların, Acemlerin, Hinduların kendisine aktaracak orijinal bir bilgeliği olduğuna karar vermişti. Buna karşılık çağdaşları içinde, olsa olsa homo faber'in yetenekli temsilcisi diye kabul edilen Rumlar Çinliler, Türkler, Kürtler ve Siyahiler, Abbasilerde entelektüel merak uyandıramamıştı. Siyahilerin sıralamanın en altında, Rumların ve Çinlilerin de en üstünde yer aldığı bu halklar, "pratik yetenekleri olan milletler" sınıfının çeşitli aşamalarında yer alıyordu. Her ne olursa olsun bu kitap, Biruni seviyesindeki az sayıda sınır adamını değil, yine yorulmak nedir bilmeyen, sayısal, sosyolojik ve entelektüel ağırlığı çok daha büyük ve İslami kimliğin oluşturulmasında çok daha belirleyici etkisi olmuş bir başka seyyah türünü ele alıyor: Bu seyyahlar Darü'l-İslam sınırlari dışına hiç çıkmamıştır
Sayfa 12 - YKY 1.Baskı
İslam Kültüründe İlim Hocadan Alınır
Bu kültür, 8. yüzyıldan beri kitabın müderrisin yerini alıp alamayacağı ve müderrisin yetkisinin kitapta korunup korunamayacağı sorununu tartışmıştı. Genel anlamda verilen yanıt "Hayır"dı; kitaplar kendiliklerinden konuşmadıkları ve her koşulda onları konuşturmak üzere yetke gerektiği için, müderrisin üstünlüğü kabul ediliyordu. Kitaba karşı müderrisi seçen İslam kültürü, insanım kendiliğinden yetke alarak bilginlik aşamasına ulaşamayacağı kuralını yerleştirdi. Bu noktaya ancak silsile yoluyla erişilebilirdi. Bu nedenle orta çağın Müslüman alimleri tek meşru bilginin icazet verilmiş bilgi ve icazet verilmiş tek bilginin de silsileye dayalı olduğuna karar verdiler. Böyle bir yapıda seyahat ayrı bir önem kazanıyordu: Saygın silsileler içinde kendilerine yer bulmak isteyen alim adayları, çağlarının en ünlü hocalarının yanına davet ediliyordu - ortaçağda yaşam öykülerini konu alan sözlüklerde, bu hocaların yanına gitmek için "denklerin yapılıp, hayvanların yüklendiği" yazılıdır.
Sayfa 14
Reklam
Peygamber'e Ulaşmak için Hadise Uğramak
Dışarıda, Muhaddisler ve müttefikleri Allah'a ancak Resulünden ve dolayısıyla Peygamber'e de ancak kendilerinden geçilerek ulaşılabileceği düşüncesini kutsamışlar, günümüze gelinceye dek Sünni - Selefi İslamı aşırı güce sahip bu dogmatik zincire bağlamışlardır.
Sayfa 26
Rey Karşıtlığı Muhaddislerin Yükselmesiyle Arttı
Malik, hadislere bağlılığına karşın, Muvatta adlı eserinde -bu türün elimize ulaşmış en eski örneği - kendi kişisel reyinden söz etmekte duraksamaz. 8. yüzyılın başında [hicri 90 lar] ilm/rey çifti, daha muhaddisler ortada yokken de kullanılmaktadır. Ve 8. yüzyılın başında bu iki terim aşağı yukarı eş değerliyken, 9. yüzyılın başında [hicri 180 ler] karşıt değerli kendilikler gibi zıt hale gelirler. 53. Dipnot : Daha önceleri olumlu biçimde değerlendirilen rey, muhaddislerin yükselişiyle birlikte uçucu sözle, havayla birleştirilir. Muhaddis Darimi'nin Müsned'inde reye "hevadan kaçınma" bahsinde değinmesi bir rastlantı değildir.
Sayfa 26
Şiirlerimi
Ben şiirlerimi bellekten çok kitaplara emanet etmeyi yeğlerim. Şu ya da bu sözcüğü unutan Bedevi, bütün gece onu yeniden bulmak için uğraşır durur. Eğer bu çabasında başarısız olursa, unuttuğu sözcüğün yerine kaçınılmaz olarak aynı ölçüde başka bir sözcük koyar ; sonra bu şekilde değiştirdiği şiiri dinleyicilerinin önünde söyler. Ama kitap unutmaz, bir sözcüğün veya ifadenin yerine bir başkasını koymaz.
Sayfa 34 - YKY 1.Baskı
İsnadın Yaygınlık Kazanması ve Sahih Hadisi Kabul Şartlarının Gelişimi
Bir hadisin metin adı verilen bir sabit "gövdesi" ve ayırt edici niteliği "kesintisi bir zincir" (ittisal) olan sisiletüs sened veya isnad'ı bulunması gerektiği kuralı, 8. yüzyıl ortasında [hicri 150 ler] bu denli kesinleştirilmiş durumda mıdır? Hayır. O çağın pek çok uleması hala, hadisleri eksik senet silsileleriyle aktarmak
Sayfa 35
Reklam
Kıyas
Ben şiirlerimi bellekten çok kitaplara emanet etmeyi yeğlerim. Şu ya da bu sözcüğü unutan Bedevi, bütün gece onu yeniden bulmak için uğraşır durur. Eğer bu çabasında başarısız olursa, unuttuğu sözcüğün yerine kaçınılmaz olarak aynı ölçüde başka bir sözcük koyar ; sonra bu şekilde değiştirdiği şiiri dinleyicilerinin önünde söyler. Ama kitap unutmaz, bir sözcüğün veya ifadenin yerine bir başkasını koymaz
Sayfa 42 - YKY 1.Baskı
Bedeviler gözden düşünce
9. Ve 10. yüzyılların en büyük filologlarının ve ravilerinin çöl'deki araştırma işini unutacak kertede yoğunlaştığı bu hummalı derleme etkinliğine, siyasi nedenlerde eklenmiştir. Bahreyn 'den Hicaz’a, Irak'a ve Suriyeye doğru yola çıkan Karmatiler büyük bir emniyet yokluğuna yol açmışlardır.890'da başlayan bu aşırı hareket, imparatorluğu tam kalbinden vurur, ticareti felç eder, koca bölgelerin ıssızlaşmasına ve Mekke'ye giden hac kervanlarının yağmalanmasına neden olur. 930'da isyancılara Kâbe'ye saldırıp Hacer'ül Esvedi çalınca, müminlerin dehşeti doruk noktasına çıkar. O zaman siyasi dini eylemde onların peşine takılan Bedeviler, kentlilerin gözünde, 8.yüzyılın "büyük ravilerinin" romantizminin sunduğundan farklı bir görüntüye bürünür. Onlar hakkındaki egemen imge artık alıngan bir onura ve sarsılmaz bağlılığa sahip erkekler ya da cömert ve konuksever insanlar değil, hem açgözlü hem de acımasız, iman ve yasa tanımaz yağmacılardır. Bu çalkantılı çağda, birden bire Kur'an'ın onları aşırı ikiyüzlü insanlar olarak nitelediği hatırlanır.
Sayfa 61 - YKY 1.Baskı
Konukseverlik desen var
Bir Bedevi kadının konukseverliğini rica eden Heysem, kadın tarafından kocası evde yokken ağırlanmıştı. Eve geri dönen koca kaygılanmıştı,çünkü ona verecek yemeği yoktu. Ama kutsal ve dokunulmaz konukseverlik kuralını çiğnememek için konuğunun bineğini öldürdü ve ona etini sundu. Sonra evden çıkıp gitti ve ancak ertesi gün geri döndü. Öyküde Ravi'nin kendi devesini yedikten sonra uyuyup uyuyamadığı söylenmiyor. Ama sabah Bedevi nin bir sürü deveyle geri döndüğünü görünce rahatladı.develer onun içindi ve bir önceki gün yitirdiğinin tazminatıydı.
Sayfa 62 - YKY 1.Baskı
İlim ve Zenginlik
Dilbilimci Ebu İshak el Harbî (898) bu şanslı kişilerdendir. Miras kalan parayı öğrenimi için harcar. Horasan'da Merv şehrinde doğmuştur, Irak'a yerleşmeye gelir. Bir gün halifelik başkentindeyken doğduğu kentten iki deve yükü "Horasan kağıdı" geldiğini görürüz. Bir kitap meraklısı olan el Harbî, çok fazla kağıt ve mürekkep kullanmaktadır. Evinde sadece filoloji ve hadislerle doldulmuş 12000 not defteri (cüz) bulunduğu söylenmektedir. Bu kadar kitabı neyle topladığını soran birine, öfkelenip şu cevâbı vermişti. "Kanımla ve canımla! Kanımla ve canımla" Demek ki insan servet sahibi olunca, yani parasal sıkıntılardan kurtulunca bile seyahat "kanla ve canla" ödenen acı bir sınav olarak kalıyordu.
Sayfa 80 - YKY 1.Baskı
Çileli Yolculuk
İlk çıktığım seyahat yedi yıl sürdü. 1000 fersahtan fazla yürüdüm, sonra saymayı bıraktım. Bahreyn'den çıkıp Mısır'a kadar yürüdüm, sonra yaya olarak Suriyeye gittim : Ramallahtan Şam'a, Şam'dan Antakya'ya, Antakya'dan Tarsus'a geçtim ve oradan Humusa geri dönüp Rakka'ya gittim ve oradan da Irak'a
Sayfa 85 - YKY 1.Baskı
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.