XV-XVI. yy’da mültecilerin, Lenin’in deyişiyle “ayaklarıyla oy verenlerin” yönleri, bugünkü gibi Doğu’dan Batı’ya doğru değil, Batı’dan Doğu’ya doğruydu.
Ortadoğu’nun büyük bölümünde hükümdar genellikle otokratik bir hükümetin başkanıdır. Bazı ülkelerde otorite geleneksel ama ılımlıdır ve belli bir ölçüde görüş farklılıklarına izin verir. Bazı ülkelerde ise siyasi ya da askeri diktatörlerin totaliter düzenleri hüküm sürer ve medya totaliter bir fikir birliğini temsil eder.
Aşk şiirleri, klasik İslam şiirinin en iyi temsilleridir. Evrensel konusu nedeniyle başka kültürlerden olanların da buna erişebilmesi çok kolaydır. Bu şiirler, sevgililerin buluşup ayrıldıkları değişen toplumsal içeriğiyle kültürel tarih gibi toplumsal tarihin sahnelerini de yansıtır.
Arapça olan “İslam” sözcüğü, “inananın Allah’a teslim olması” anlamındadır ve aynı kökten türeyen “Müslüman” sözcüğü de teslim olma eylemini yapan kişi anlamına gelir. Bu sözcük, daha eski çağlarda, Arapça ve-öteki Sami dillerde, bütünlük anlamı taşımaktadır. Dolayısıyla Müslüman kendini tümüyle yalnızca Allah’a veren kişidir. Başka bir deyişle, VII.yy’ın putperest Arabistan’ının çok tanrıcılarıyla karşılaştırıldığında bir tek tanrıcıdır.
Hayat, her hamlesini oyuncunun seçtiği, öngörü ve ustalık sayesinde kazanacağı bir tür satranç mıdır? Hayat, sonucunu zarların saptadığı, kimilerinin şans, kimilerinin Allah’tan gelen önceden belli yazgı olarak kabul ettiği,’ bir tür tavla mıdır?
Avrupa ülkeleri, yoğun bir çalışma ve ilerleme çağına başlıyorlardı, öte yanda Türkler ise rahatlarını bozmuyor, hareket etmiyor, dolayısıyla da geri kalıyorlardı.
Müslüman geleneğine göre uygarlığın karşıtı özgürlük değil, adaletti. Adalet, tebaanın bir hakkı değil, hükümdarın görevi olarak görülürdü. Devrimci Fransa’nın etkisiyle Batı’daki yurttaşlık kavramı ile beraberindeki katılım ve temsil ilk kez öğrenilmiştir.
Hayat, her hamlesini oyuncunun seçtiği, öngörü ve ustalık sayesinde kazanacağı bir tür satranç mıdır? Hayat, sonucunu zarların saptadığı, kimilerinin şans, kimilerinin Allah’tan gelen önceden belli yazgı olarak kabul ettiği,’ bir tür tavla mıdır?