Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonundan El Kaide'ye

Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi

Hamit Bozarslan

Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi sözleri ve alıntılarını, Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi kitap alıntılarını, Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lübnan Krızi
"Hizbullah'ın ortaya çıkışı, "1980'li yılların ortalarında Lübnan'da siyasal merkezin çevre tarafından fethedildiğinin" işaretidir."
Reklam
“Batılılaşma”, başka bir yerden gelen yenilenme sayesinde gerilemenin sona ereceği umududur.
Sayfa 36
işkence, korku ve iktidar
1980-1990 arasında yazılmış romanların da kanıtladığı gibi, modern devletin ayrılmaz bir parçası olan işkence hem hedef güderek hem de hiçbir ayrım yapmadan İslamcı militanlara veya İslamcı olduklarından kuşkulanılan gençlere karşı kitlesel olarak uygulanmıştır. Vakaların çoğunda, rejimler uluslararası kuruluşların işkence hakkında verdikleri bilgileri yalanlamış, ama bunların yayımlanmasını yasaklamamış, hatta bunları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. İşkence, yol açtığı söylentilerle, ''ötekilerin bedeni üzerinde'' iktidar kurmanın bir aracı olur. Nitekim iktidarın gaddarlığının halk nezdinde ''inandırıcı'' hale gelmesi için birkaç yaralı veya cansız beden ''örneği'' yeterli olmaktadır.
Sayfa 246 - iletişim
Araplar “fazla devletten”, kürtler ise devletsizlikten çekeceklerdi.
Sayfa 52
Reklam
Reformlar, Osmanlı İmparatorluğu’nda beklenen hedeflerin aksi yönünde bir sonuç üretirler: Ayrışık bir dokudan hareketle bir “ulus” yaratacaklarına, dilsel ve dinsel kimlikleri siyasallaştırıp, ulusal kimlikler halinde billurlaştırırlar.
Sayfa 34 - İletişim Yayınları, dördüncü baskı, 2015Kitabı okudu
Ama Filistin’de de manda rejiminin reddedilmesi siyonizmin ve 1920’lerde iyice yoğunlaşan ve Arap nüfusunun topraklarını yitirip yoksullaşmasana yol açan yahudi kolonileri kurulmasının reddiyle atbaşı gitmektedir.
Sayfa 64
Reformlar, Osmanlı İmparatorluğu’nda beklenen hedeflerin aksi yönünde bir sonuç üretirler: Ayrışık bir dokudan hareketle bir “ulus” yaratacaklarına, dilsel ve dinsel kimlikleri siyasallaştırıp, ulusal kimlikler halinde billurlaştırırlar.
(...) Her devlet, “ulusal kimliği”yle “öteki”ni en baştan devre dışı bırakmış olur; söz konusu “öteki”, siyasal veya toplumsal bir rakip olabileceği gibi, etnik veya dinsel bir topluluk da olabilir. Nüfus topluluklarını bağlılıklarına göre tasnif etmek, kaçınılmaz olarak bazı kesimlerin “millet düşmanları” veya içeride yaşayan “gayri milli unsurlar” olarak meşruiyetten mahrum ve tasnif dışı bırakılmaları anlamına gelir. Ulusun kimlik inşa süreçleri ve kendisine saptadığı tarihsel misyonlar içinde yer almamak, o ulusun “dışına çıkmak” (huruc etmek) anlamına gelir.
Sayfa 54 - İletişim Yayınları, Dördüncü Basım, 2015Kitabı okudu
98 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.