Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi sözleri ve alıntılarını, Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi kitap alıntılarını, Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Başkaldırı, “mevcut düzen”le ve “geleneksel cemaat kültürü”yle kopuşma mantığı içinde yer alan dernek türü siyasi partilerin kurulmasıyla kendini ifade eder.7 Partiler, geçmişe yönelik radikal eleştiriler taşıyan milliyetçiliğin aracılarıdır.”
Sonunda İslamcı yöneticiler, bazen kendi isteklerine aykırı olsa bile, demokrasiyi tüm risk ve tehlikeleri göze alarak yok etmeye çalışacaklarına, bir “demokrasi parodisi”ni korumanın kendi çıkarlarına olduğuna ikna olurlar.
“Hapishane, uygulanan işkencelerle, militanların güzergahında gerçek bir “biyografik kopuş noktası”nı temsil eder. Muhalif bireyin faaliyet sınırını da gösterir; muhalefet ya bozgunla ya da benliğin kalıcı bir biçimde silinmesiyle sonuçlanır.”
“Kendini küresel veya bölgesel süpergüç ilan edip, her türlü askeri güç kapasitesini kullanmak, bumerang etkisiyle, diğer güç özlemlerini kışkırtmaktan başka bir işe yaramamaktadır.”
“İşkence, güvenlik alanında bir bilgi edinmekten çok, “rehine” durumundaki tutuklunun bedenini yok etmeye ve nüfusun bütünü üzerine dehşet örtüsü sermeye yöneliktir.”
“El-Kaide’nin gücü kendini kurban etmeyi iki çelişkili çerçeve tarafından meşrulaştırılan bir eylem tarzı olarak kabul ettirebilmesinden kaynaklanmaktadır: yükümlülük ve irade. Müslüman ümmetinin tamamına düşen kolektif bir yükümlülük, birey tarafından gönüllü olarak sahiplenilmektedir.”
Vatbah ve Irak'ta infitada
"Ortadoğu'da 1950'li yılların başında net bir biçimde algılanabilen "devrimci durum" askerî rejimlerle sonuçlanmışsa, bunun nedeni genç subayların kendi hiyerarşilerini de devirecek kadar radikalleşmiş olmalarının yanı sıra, aynı zamanda ihtilaflı taraflar arasındaki çatışmalara hakemlik edebilecek, bazı toplumsal taleplere öncelik taniyabilecek, diğerlerini erteleyebilecek ve toplumun bütününü ilgilendiren "ulusal" sorunu çözümleyebilecek "en vatansever" kategori olarak kabul edilmeleridir."
“Şiddete yönelik güvenlik temelli anlayış, tanım olarak “teröristler”i her türlü programdan yoksun, talebi olmayan, hiçbir siyasal, toplumsal, ekonomik veya kültürel gerekçesi olmayan insanlar olarak görür. Aynı şekilde, “terörist” sadece zarar verme kapasitesiyle anlaşıldığı ölçüde, her türlü sosyalleşme bağının, kolektif deneyimin, geçmiş yorumu ve gelecek tasarımının dışında biri olarak gözükür. Oysa şiddetin mimarlarının böyle özne olmayanlar şeklinde yadsınması, içinden çıktıkları dinamiklerin ancak çok yüzeysel biçimde değerlendirilmesinden başka bir sonuç vermez.”