Peygamberimizin karikatürünü çizen küstahlara tepkimi gösterdim!” Diye vicdanını mı rahatlatıyorsun. Hele bir dur! Karikatürün en berbatını sen çizdiriyorsun!
Kalbimizde ucundan kıyısından kırılmış camlar taşıyoruz sürekli. Ruhumuzun başköşelerine ilk başta önemsiz gözüken, laf etmeye değmez çöpler bırakıyoruz.
Bir kaç genç Ramazan ayında yaşlı birinin
kuytu bir köşede gizliden yemek yediğini görürler..
Alay ederek ; ''Hayırdır oruçlu değil misin dede''
Yaşlı adam : ''Tabi ki oruçluyum sadece su içip yemek yiyorum''
Gençler gülerek ''Gerçekten mi'' derler ..
Geleneksel din anlayışı ile büyümek ve sonrasında da araştırmadan devam etmek hayata, çoğu insanın yaptığı şey bu aslında. Kolay olan da bu değil mi zaten körü körüne inanmak, beyninin sınırlarını zorlamadan ,sorgulamadan inanmak. Halbuki hakikati sorgulamak hakikate asla zarar vermez.
Kendimle barışmamı sağlayan bölümleri var. Sırf sorguladığım için susturuldum ,günah konuşma söyleme dediler. Ama ben vazgecmedim. Hakikati sorgulayarak öğrenmek ve öyle inanmak iman etmek en kıymetlisi. Iman bir kereye mahsus iman ettim oldu bitti denilebilecek bir süreç değil. Uzun bir yolculuk bu. Senai Hocamın bakış açısını seviyorum.
Tıpkı Bakara Suresi 67. Ayette olduğu gibi saçma sapan gereksiz cümlelerin sorulduğu , dini tv programlarında satılığa çıkarmış insanların isimlerini kızmak ya da gülmek için bile anmamak gerektiği çok iyi aktarıyor. Çünkü onlar kazanıyor. Gerçek din kaybediyor.