Osman Beg Gönderileri
Osman Beg kitaplarını, Osman Beg sözleri ve alıntılarını, Osman Beg yazarlarını, Osman Beg yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kaynaklar Osman Beg'in hurucunu yani ortaya çıkışını, ilk askeri faaliyeti olma özelliğini taşıyan Ermenibeli çatışmasıyla başlatmaktadır.
Sayfa 111 - Kronik KitapKitabı okudu
Memlük sultanı Baybars (1260-1277) Moğolları Suriye'de ağır bir bozguna uğratmış (Ayn Calut, 1260) ve 1277'de Kayseri'ye gelip Türkmenlerle işbirliği halinde Anadolu'da İslâm egemenliğini yeniden kurma girişiminde bulunmuştur
Sayfa 98 - Kronik KitapKitabı okudu
Burada önemli olan noktalardan biri, Osman Beg'in evliliklerinde yaptığı tercihlerdir. Genellikle aşk kurgusu içerisinde üretilen bu gelişmelerin altında, zannedilenin aksine, büyük bir mücadeleye giriştiği iktidar oyunlarında kendisine avantaj sağlama niyeti bulunmaktadır.
Sayfa 83 - Kronik KitapKitabı okudu
Osman'in hanımlarından biri Ömer Beg adlı bir Selçuklu idari-askeri elitinin, diğeriyse Söğüt ucunda oldukça nüfuzlu olan Vefaiyye şeyhi Edebalı'nın kızıdır. Birtakım araştırmalar Ömer Beg'i Selçuklu veziri olarak tanımlasalar da, bizce o daha ziyade uc bölgelerine yakın mıntıkalarda bir sancakbeyi ya da subaşı olmalıdır.
Sayfa 68 - Kronik KitapKitabı okudu
Tanrı'dan gazâ önderliğinin beşiretini vermiştir. Edebali'nin Hânedana Tanrı'nın dünya egemenliği bağışladığı hakkında çok rastlanan rüya motifi ise, kuşkusuz sonraları eklenmiş bir hikâyedir.
Sayfa 55 - Kronik KitapKitabı okudu
Yahşi Fakih geleneğine sonradan eklendiği anlaşılan rüya motifleriyle, bizzat Tanrı tarafından kendisine ve soyundan gelenlere hanlık bahsedildiği gerekçesiyle, Osman Beg ve Osmanlı hânedanı XV. yüzyılda mistik bağlamda da meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Köprülü, Giese, Wittek gibi uzmanlar tarafından esaslı bir biçimde incelenen rüya motiflerinin, birçok toplumda görüldüğü gibi Osmanlı dünyasında da politik birer onama/meşruiyet aracı olarak ortaya çıktıklarına hiçbir şüphe yoktur.
Sayfa 27 - Kronik KitapKitabı okudu
Şahruh döneminde tekrar beliren Timurlular tehdidi, siyasal bir bunalıma yol açmış ve bu süreç özellikle hânedanın kökenlerine vurgular yapılması yönünde refleksler doğurmuştur. Bu itibarla II. Murad döneminde Yazıcızâde Ali'nin Tevarih-i Âl-i Selçuk'una eklediği, hånedanı Oğuz Hân'a dayandıran şecere, dönemin tarihçilerini de etkileyerek Tevarih-i Âl-i Osman geleneğine yerleşmiş görünüyor. Osmanlı hânedanına etnik, dinî ve politik meşruiyet sağlamak kaygısıyla yapılan bu eklemeler, bir bakıma Yahşi Fakih geleneğinden sapma noktalarını da yansıtmaktadır. Söz konusu tarihlerde Osmanlı hânedanına, yalnızca köken bakımından değil, dini bağlamda da bir meşruiyet zemini yaratma girişimi görülüyor. Hanedanın kökeni Oğuz Hân'ın en büyük oğlu Gün'ün en büyük oğlu Kayı'ya dayandırılırken, diğer yandan da hânedan kurucusu Osman'ın, gelenek içerisine özenle yerleştirilen rüya motifleriyle Tanrı tarafından seçilmiş kişi olduğu kurgusu vücuda getirilmiştir.
Sayfa 26 - Kronik KitapKitabı okudu
Moğollara ve Selçuklu yönetiminde egemen olup Türkmenleri dışlayan İranlı kültür unsurlarına karşı bir tepki doğmuş; Selçuklu merkezleri bu baskının ve dışlayıcı kültürün üsleri konumundayken, buna karşı gelişen Türkmen tepkisi uçlara çekilme eğilimine girmiştir. Bu dönemde Ahi Evren, Aşık Paşa gibi figürlerin başını çektiği, Kırşehir merkezli bir Türkçe ve Türklük akımı yükselmiş ve bu süreç kısa sürede Moğol-Selçuklu idaresine karşı tepkisel bir dirence dönüşmüştür.
Sayfa 24 - Kronik KitapKitabı okudu
Osman askerî faaliyetlerinin önemli başarılara dönüşmesiyle birlikte civardaki unsurların dikkatini çekmiş, Bapheus Zaferi ve bunu takip eden gelişmeler, kendisini Bizans saray tarihçisi Pachymeres'in tarihine taşımıştır.
Sayfa 23 - Kronik KitapKitabı okudu
Mütevazi Sultanlıktan, 1000 Odalı Saraylara
“ Osman Beg'in terekesinde (kişisel mirası) gündelik ihtiyaçlarını gidermeye yönelik birkaç sürü hayvan ve malzeme dışında altın ve akçe cinsinden hiçbir zenginlik unsuru bulunamamıştır. Bu sade ve gösterişsiz tereke, kendisinin gösteriş, ihtişam ve debdebeden uzak, oldukça mütevazı bir hayat sürdüğünü kanıtlamaktadır. “
Sayfa 153 - Kronik KitapKitabı okudu