Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Külliyat 1

Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu

Sencer Divitçioğlu

En Eski Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Süleymanşah'la başlayan ön-Osmanlı tarihi, tarihle değil, efsane-tarihle ilgilidir. Ama gene de efsane, bir yandan, dolaylı olarak, geçmişteki doğruları yakalamaya vesile olurken, öte yandan, tarih-tarihin başlangıcında sorulabilecek birçok soruya yanıt verebilir.
Sayfa 25 - Alfa Yayınları
Nitekim Osmanlı tarihçileri için efsanevi Süleymanşah, geçmişteki İznik Selçuklu Sultanlığının kurucusu olurken, aynı zamanda, gelecekteki Osmanlı Beyliğinin kurucularının atası olacak ve böylece Selçuklu-Osmanlı uzantısını açıklığa kavuşturacaktır.
Sayfa 25 - Alfa Yayınları
Reklam
Gerek Ertuğrul'un babası olduğunu sandığımız Süleymanşah hakkında, gerek onun sanlık olduğu rivayet edilen Kayı boyu hakkındaki bilgilerimiz hiçbir tarihsel malzemeyle donatılmış değildir. Bu efsane-tarihin ancak XV. yüzyılda kurgulanıp ortaya çıktığı söylenebilir.
Sayfa 25 - Alfa Yayınları
Fırat'ı geçmek isterken Süleymanşah'ın atının ayağı sürçtü, Bey nehre düşüp boğuldu.
Sayfa 26 - Alfa Yayınları
Sultan I. Kılıçarslan hakkında şu haberi vermeden edemeyeceğim. ''Sultanın gerçek payitahtı çadırından ibaretti,'' deniliyor. Orhan Bey de bu tarihten iki yüz küsur yıl sonra çadırda yaşayacaktır.
Sayfa 29 - Alfa Yayınları
Çok iyi biliyoruz ki Osmanlıya atfedilen Kayı boyu bir XV. yüzyıl uydurmasıdır.
Sayfa 33 - Alfa Yayınları
Reklam
Bütün Bizans ve Arap kaynaklarının üzerinde birleştikleri bir nokta daha vardır: Osman Bey'in adı Osman değil, Atman ya da Otman'dır. Bizans tarihçileri, Pachymeres ve Nikephoros ona Atman derler. Arap tarihçileri İbn Batuta, al-Umari ve İbn Haldun ise ona Otman derler.
Sayfa 38 - Alfa Yayınları
Budist felsefede samsa ''devran'' demektir.
Sayfa 42 - Alfa Yayınları
Gündüz Alp'in oğlu Aydoğdu öldürülünce mezarı taşla çevrilip, üzerine taş yığmışlardır. ''Vilayette ne kadar at sancılansa gidip kabrini tavaf ettirdiler ve oradan alınan bir avuç toprağın sıtmaya iyi geldiğini'' sanırlardı.
Sayfa 44 - Alfa Yayınları
Osman'ın amcası Tündar'ın başında beylik sevdaları esiyordu. Osmanlı aksakallılar ''zarar-ı amn''dan ''zarar-ı has yeğdir'' dediler. Osman, tek bir ok atışıyla amcasını vurup öldürdü.
Sayfa 48 - Alfa Yayınları
Reklam
Türklerin ava, hele sürek avına ne denli önem verdikleri bilinmektedir. Av başkanı aylarca öncesinden av yerini belirler, ava katılanların avlanma saflarını saptar, avın kaç ay süreceğini hesap eder. Bunları sultana bildirir. Ava, hükümdar ailesi -çok kez hatunlarıyla- ile birlikte katılır. Av başlayınca ava safları halka halka gittikçe sıklaştırılır, ta ki hayvanlar tora ya da avlığın geçişt vermez bir büküne kıstırılıncaya kadar. Hayvanlar çembere alınınca av kızışır. Vurulduğunca hayvan vurulur, gerisinin hayatı bağışlanır, nesilleri tükenmesin diye. Aksi halde hareket edenler şiddetle cezalandırılır. Görüldüğü gibi, Türkler avı savaş gibi algılıyorlardı. ''Savaş bir çeşit av, av bir çeşit savaştır,'' diyordu Cüveyni.
Sayfa 53 - Alfa Yayınları
Girit'te heteireia, Sparta'da baogal denilen serüvenci, savaşçı, korsan ve eşcinsel gençlerin oluşturdukları örgütler, değil sadece adı geçen bölgelerde, Helen olan her yerde (bu arada Batı Anadolu'da) benzer örgütler kurmuşlardır.
Sayfa 59 - Alfa Yayınları
Atalarımızda bereketin sunduğu nimetler dışında malların mallar ve emek aracılığıyla üretilmesi ve yeniden-üretilmesi kavramı yoktur. Çoğalan sürü üretilmez, onlar kendileri ürerler. Ayrıca üretilen malı üretenden gaspetmek, üretmekten daha kolaydır. Risaletü'l İslam'da, iktisadi meslekler arasında gazanın hem ticaretten, hem tarımdan hem de zanaattan daha yeğrek ve hayırhah olduğunu hatırlatayım.
Sayfa 60 - Alfa Yayınları
Osmanlı Beyliğinin kuruluş döneminde toplumun gerek gazi, gerek abdal, gerekse ahi kulüpleri tarafından parsellenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Her birinin mükemmel örgütlenmiş oldukları bellidir. Gazilerin Gazilik Tarika, abdalların Vilayetnâme, ahilerin Fütüvvetnâme gibi ''şartnâmelere'' uymak zorunda oldukları kabul edilebilir bir olgudur.
Sayfa 60 - Alfa Yayınları
Osman Bey zamanında yaşamış olan üç tarihçiden ne Pachymeres, ne Kantakouzenos ne de Nikephoros Gregoras Türklerin Rum köylülerine gaddarca davrandığını yazmaz. Üstelik Pachymeres Anadolu doğumludur, Gregoras ise Türklerden nefret eder.
Sayfa 60 - Alfa Yayınları
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.