Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu 1-2

J. Von Hammer

Osmanlı İmparatorluğu 1-2 Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu 1-2 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu 1-2 kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu 1-2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dördüncü Mehmed Dönemi
Melek Ahmed Paşa cömert, iyi ahlâklı, doğru bir adamdı. Fakat öyle bir politik fırtınalar zamanında devlet gemisinin dümenini iyi kullanmaya gücü yetmezdi. Devlet hazinesindeki para darlığına çare bulmak üzere uyguladığı tedbirler hem doğruluğunun hem de beceriksizliğinin parlak tanıklarıdır. Bu tedbirler devlete faydadan ziyade zarar
Sayfa 1051 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Melek Ahmed Paşa'nın Mâlî Tedbirleri"Kitabı okudu
1624, IV. Murad'ın İlk Dönemleri
Kazaklar, ilk defa olarak 21 Temmuz'da İstanbul önünde gözüktüler. Boğaziçi, her birinde yirmi kürekçi ve silahları mükemmel yirmi cenkçi bulunan yüz elli uzun ve hafif Slav Kazaklarının saldırısına uğradı. Bu sandalların baş ve kıçları olmayıp, çevirmeksizin ileri ve geri harekete elverişli idiler. Kazaklar, Boğaziçi'ne yayılarak Avrupa yakasını tahrip etmekte ve Büyükdere'yi, Yeniköy'ü, İstinye'yi ateşe vermekte idiler. Bu korkunç hareketi durdurmak için İstanbul limanından beş yüz-altı yüz gemi çıkmıştı. Fetihten beri muhafaza edilmekte bulunan meşhur zincir Boğaziçi kalelerine götürüldü. Başkentten çıkarılan on bin yiğit tehdit edilmekte olan sahile yayıldılar. Kanalın ortasında yarım daire şeklinde dizilmiş olan Kazak donanması Karadeniz'e dönmek için geceyi bekledi. Birkaç gün sonra bu korkunç istilacılar, sayıları daha da artmış olarak yine boğazın girişinde göründüler. Feneri yaktıktan sonra çekip gittiler.
Sayfa 924 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Boğaziçi'nde Slav Kazakları"Kitabı okudu
Reklam
Dördüncü Mehmed Dönemi
İzmir İngiliz konsolosunun bir olayı dolayısıyla Şeyhülislam Bahaî Efendi'nin ihtiyatsızca hareketi onun azli ile sonuçlandı. Konsolosun bir dava dolayısıyla talebi ve bunun sonucunda İzmir kadısının yaptığı bir şikâyet şeyhülislamın, İngiliz sefirini huzuruna çağırıp ağır bir şekilde konuşmasına yol açmıştı. Şeyhülislam, konsolosun azli için
Sayfa 1055 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Bahaî Efendi'nin Azli ve Abdülaziz Efendi'nin Atanması"Kitabı okudu
... Sultan Dördüncü Mehmed zamanı gerçekten güzel yazı yazma bakımından bir yükseliş çağını temsil eder. O zamanın en şöhretli hattatı Kadızade sayılır. Müzikte de bu devirde birkaç değerli sanatkâr yetişmiştir. En tanınmışları Hayalî Hafız, Solakzade ve Vakıf Halhali'dir.
Sayfa 1049 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Bazı Atamalar ve Sosyal Hayat"Kitabı okudu
Şehzade Üçüncü Mehmed'in İstanbul'a gelişine kadar Sultan Üçüncü Murad'ın ölümü İstanbul'da bir sır olarak kalmıştır. Bu ihtiyat tedbirine son defa olmak üzere başvuruluyordu. Çünkü Üçüncü Mehmed, bir vilayet idaresi için, başkent dışına çıkarılan şehzadelerin sonuncusu olmuştur. Ondan sonra gelen padişahlar, devletin bir eyaletinde valilik etmeksizin, atalarının tahtına geçmişlerdir. (...)
Sayfa 793 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Üçüncü Mehmed'in Tahta Çıkışı"Kitabı okudu
Sultan Murad'ın yüz iki çocuğundan yirmi yedi kız, yirmi erkek babalarının ölümünde hayatta idiler. Üçüncü Mehmed kardeşlerini öldürmeğe müsaade eden kanunu uygulayarak on dokuz kardeşini idam ettirdi.
Sayfa 793 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Üçüncü Mehmed'in Tahta Çıkışı"Kitabı okudu
Reklam
... Kostantin Dragozes Şehzade Orhan tahsisatını istemekten vazgeçerek padişaha, yeniden gönderdiği elçiler aracılığı ile, "yemin bozma" olarak adlandırdığı şu yeni hisar yapma meselesinden şikâyetçi oldu ve bu projeden vazgeçilmesini, ayrıca belli olan verginin de alınmasını diledi. Sultan Mehmed hızlı bir öfkeyi belirten bir davranışla elçilere şu cevabı verdi: "Ben sizin şehrinize karşı bir proje hazırlamış değilim. Ve böyle bir girişkenliğim de yoktur. Kendi ülkemin güvenliğinin gerektirdiğini yapmak 'yemin bozma' demek değildir. İmparatorunuzun, Macarlarla birleşip de babamın Rumeli'ye geçmesini engelledikleri zaman, ne kadar güç bir durumda kaldığımızı unuttunuz mu? Kadırgalarınız boğazı kapadı. Babam Sultan Murad, Cenevizlilerden yardım istemek zorunda bırakıldı. Ben o zamanlarda henüz pek genç olarak Edirne'de idim. Babam, Rumeli yakasında bir hisar yapmaya daha Varna Savaşı'nda and içmiştir. O andı şimdi ben yerine getiriyorum. Kendi topraklarımın üzerinde gönlümün istediği şeyi yapmama karşı gelmek için elinizde ne hak, ne de güç vardır. İki yaka da benimdir; Anadolu sahili benimdir. Çünkü halkı Osmanlı'dan ibarettir. Rumeli sahili de benimdir. Çünkü siz savunmasını bilmiyorsunuz. Gidiniz, efendinize söyleyiniz ki; şimdi Osmanlı padişahı kendinden öncekilere hiç de benzemez. Şimdi benim iktidarımın eriştiği yerlere onların hayalleri bile yetmemiştir."
Sayfa 200 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Boğaz İçinde Rumeli Hisarı'nın Yapılışı"Kitabı okudu
Macar ordusunun toplamı ancak on bin kişiden ibaret bulunduğu hâlde, bu kadar az askerle, Türklerin Avrupa'dan çıkarılacağı böbürlenilerek söyleniyordu. O zamanki Lehlilerin geleneğine göre ordunun eşyası ne kadar çok olursa o kadar iyi olurdu. Bu bakımdan herkesin âdeta evini de beraber getirdiği sanılırdı. Askerin ardından iki bin yük arabası yolları dolduruyordu. Niğbolu'da Eflak prensi Drakul, Macar ordusuna katıldığında beş bin kişilik bir kuvvet daha kazanılmış oldu. Drakul'un bu girişkenliğin tehlikelerini anlatmaya çalışması ve "Padişah ava çıktığında bile maiyetinde bulunan askerin onların ordusunun toplamından fazla olduğunu" söylemesi, boşuna oldu. Öylesine ki: Hunyad ile Drakul arasındaki tartışmada, bu ikincisi kılıcını çektiğinden hemen tevkif edildi. Ancak epey altın vermek ve oğlunun komutası altında da dört bin kişilik bir yardımcı kuvvet getirmeye söz vermekle kendini kurtarabildi.
Sayfa 180 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Sultan Murad'ın Varna Savaşı'ndan Önce Yeniden Tahta Çıkışı"Kitabı okudu
Mustafa'nın maiyetinde henüz epey asker bulunuyordu. Savaşın sonucu hakkında Murad oldukça tasalanıyordu. Bu durumda İvaz Paşa, Cüneyd'in maharetli bir komutan olduğu kadar usta bir hain olduğunu bildiğinden, onu kandırarak Murad'ın tarafına çekmeyi düşündü. Böylece Mustafa en güçlü dayanağından yoksun kalacaktı. Cüneyd'e kendi kardeşi Hamza Bey'le bir mektup yollayarak Mustafa'yı bırakması karşılığında, sadece kendini Osmanlı Devleti'nin uyruğunda olduğunu bilmek şartı ile Aydın ilinin idaresini vaad ediyordu. Mustafa'ya da ayrı bir mektup yazarak Cüneyd'in askerin büyük bir kısmı ile düşman tarafına geçeceğini ve kendisini Sultan Murad'a teslim edeceğini gizlice haber veriyordu. Bu yeni hile de birincisi kadar başarılı oldu. Her iki mektup da paşanın istediği amacı sağladı. Mustafa, Cüneyd'den şüphelenerek güvensizlik göstermeye başladı. Cüneyd de nerede menfaat görse oraya kapılanmaya hazır olduğundan İvaz Paşa'nın teklifini kolaylıkla benimsedi. Bir gece Mustafa'nın ordusunda herkes uyurken, gümüş ve altından en değerli eşyasını aldı; silah arkadaşlarından kendisine en çok bağlı olan yetmiş kişi ile oradan çıkarak Aydın yolunu tuttu. Kaçaklar çadırlarında ışıkları yanar durumda bırakmış olduklarından, gidişleri ancak şafak vakti anlaşıldı. Bu haber hemencecik orduda yayıldı. Mustafa'nın askerlerini dehşetli bir korku aldı. Şefleri tarafından bırakıldıklarını sanarak taraf taraf dağıldılar. Sonunda öyle oldu ki, Mustafa kendi yanında uşaklarından başka kimsenin kalmadığını görünce Lapseki'ye, oradan Gelibolu'ya süratle gitmek zorunda kaldı.
Sayfa 154 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Düzme Mustafa'ya Üstün Gelinmesi, Uluâbad Savaşı"Kitabı okudu
Sultan Selim, teşrifatçı olarak, aynı zamanda şair ve nüktedan olan Şemsi Paşa'yı görevlendirmişti. Çünkü Şahkulu da nüktedan ve kültürlü bir zat olarak şöhret yapmıştı. Şahkulu şehre geldiği zaman altın ve gümüş içinde, renk renk elbiseler giyinmiş askeri görünce Şemsi Paşa'ya dönmüş: "İşte gerçekten gelin alayı." demişti. Şemsi Paşa da: "Evet, Çaldıran'da gelinlerini almaya giden bu alaydır." cevabını verdi. (Çaldıran'da şah kaçınca, hanımı esir olmuştu). (...)
Sayfa 690 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "İran Elçilik Heyeti Barış Anlaşması"Kitabı okudu
Reklam
Şehzadenin bu acıklı şekilde öldürülüşü sadece orduda değil, imparatorluğun hemen her tarafında genel bir üzüntü doğurmuştur. Gerçekten Şehzade Mustafa iyi, doğru, ilme ve şiire sevgisi olan ve bunlarla uğraşanları koruyan aydın bir insandı. Halkın olduğu gibi askerin ve bilginlerin de sevgisini kazanmıştı. Kendisi de bizzat edebiyatla uğraşmış ve "Muhlisi" mahlası ile bazı şiirler de yazmıştır.
Sayfa 599 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Şehzade Mustafa'nın İdamı ve Şehzade Cihangir'in Ölümü"Kitabı okudu
... Sultan Murad özel hayatında kâmil bir insan olarak görünür. Tahtını kardeşlerinin ölümü ile sağlamış olan büyük babası Bayezid'e, yahut kardeşlerini Bizans imparatorlarına bırakan Birinci Mehmed'e uymaktan uzaklaşarak tahta çıkışında, şehzadelerin can ve mallarını korudu. Bunlar Bursa'da rahatça yaşadılar. Murad, onları hayatlarında sevdiği gibi, vefatlarında da kederlendi.
Sayfa 176 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Sultanlıktan Kendi İsteği İle Vazgeçmesi"Kitabı okudu
Osmanlı ordusunda Bayezid'in sert davranışından ve asker aylıklarının zamanında verilmeyişinden doğan bir hoşnutsuzluk vardı. Bu Tatar ajanlarının görevlerini kolaylaştırıyordu. Vezir Ali Paşa, askerin eğilimlerini sezmiş ve bundan korkuya da kapılmıştı. Kendisi ve oğlu bir ayak divânında Padişah'ın sert muamelesinin muhtemel sonuçlarından söz açmak istedilerse de dinletemediler. Ayrıca düşmanın sayıca fazlalığı dolayısı ile onunla dağlarda, ormanlarda bir karakol savaşı yapmak gerektiğini, yoksa düz bir ovada yapılacak bir savaş ile iyi bir sonuç alamayacaklarını da belirttiler. Bir de hiç olmazsa askeri cesaretlendirmek için ve onları daha disiplinli tutabilmenin bir çaresi olarak hazineleri açması için Padişah'a yalvardılar. Fakat Bayezid hem Tatarların üzerine yürümekte, hem de hazinelerini muhafaza etmekte direndi.
Sayfa 107 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Ankara Savaşı"Kitabı okudu
"Şeyhülislam, padişahlar için Hac farizasını edâ etmenin mecburî olmayıp en birinci vazifenin ihtilâlden korkulacak vakitlerde adaletten ibaret bulunduğuna dair bir fetva gönderdi."
Sayfa 353 - İlgi Kültür Sanat Yayınları, II. cilt.Kitabı okudu
Sultan Dördüncü Murad asker arasına sertliği ile ne kadar korku ve dehşet salmışsa, seferin bütün güçlüklerine katılmakla da o kadar güven telkin etmiştir. Birkaç ay atının eyerinden başka yatak, atının örtüsünden başka örtü görmemiştir.
Sayfa 978 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Sultan Murad'ın Bizzat İran Seferine Çıkması"Kitabı okudu
163 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.