Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650

Colin Imber

Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 Gönderileri

Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 kitaplarını, Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 yazarlarını, Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Selim ayrıca, Sünnî İslam'ın savunucuları oldukları yolunda yeni bir Osmanlı iddiasını açıkça belli eden bir hamle yaparak şeyhülislamdan bir fetva aldı. Bu fetvada, Şah İsmail ve yandaşları dinden çıkmış sapkınlar olarak ilan ediliyor ve bunların imhasının sadace meşru olmakla kalmayıp farz olduğu bildiriliyordu.
Sayfa 57
460 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Colin Imber, eserinin ilk 111 sayfasını kronoloji başlığı altında siyasi tarih kismina ayırmış. Burada, 1300-1650 arasındaki siyasi olaylara değiniyor; ilerleyen bölümlerde hanedan, saray, eyalatler, hukuk, ordu ve donanma başlıkları altında bu konulara dair malumatlar aktarıyor. Osmanlı'yı bir batılının gözünden okumak isteyenler için güzel bir kaynak olabilir. Sadece siyasi tarih değil, yukarıda adını zikrettiğim muhtelif konulara değinmesi, kitabı daha da çekici bir hale getiriyor. Genel manada Osmanlı Devleti'nin siyasi ve sosyo-ekonomik tarihi ele alınmış ve bu 420 sayfa gibi kısa bir içerikte sunulmuş. Hem Tarihçiler hem de bölüm dışı arkadaşlar için bilgilendirici bir okuma olacağını düşünüyorum, bu sebeple herkese tavsiye ederim; dilinin çok ağır olmayışı ve konuların çok teferruatlı aktarılmayışı kolay bir okuma sunuyor.
Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650
Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650Colin Imber · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 200612 okunma
Reklam
Katip çelebi
"Etkili ve başarılı bir deniz komutanı olmanın otuz yedi şartından birincisi, eğer Kaptan-ı Derya'nın kendisi bir korsan değilse, denize ve deniz savaşlarına ilişkin konularda korsanlara danışmasıdır."
Sayfa 388Kitabı okudu
1453'ten önce kaptan-ı deryadan söz eden bir belgeye rastlanmamıştır, ama bu tarihten sonra Gelibolu Sancakbeyi'nin donanmaya komuta etmesi âdet olmuştur.
Sayfa 386Kitabı okudu
Osmanlı donanmasının varlığını kanıtlayan ilk güvenilir belge 1392 yılına ve I.Bayezid devrine aittir. Ancak fetih savaşları için ilk kez büyük çapta gemiler inşa etmeye başlayan Fatih Sultan Mehmed olmuştur.
Sayfa 375Kitabı okudu
Osmanlı ordusu bir kere bir kaleye, bir kasaba veya kente girdi miydi, artık direniş umudu kalmazdı.
Sayfa 364Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı askerinin topla ilk tanışıklığının 1380'lerde Batı Balkanlar'da gerçekleştirilen akın ve seferlere rastladığı söylenebilir.
Sayfa 348Kitabı okudu
"Türk akıncılarının geçtiği yerde horoz bir daha ötmez."
Sayfa 340Kitabı okudu
Bıçakla yaralamak suçu için alışılmadık bir ceza öngörülmüştü: "Suçlunun kollarına bıçaklar saplanacak ve o durumda halk arasında dolaştırılacaktır."
Sayfa 326Kitabı okudu
"Hiçbir Sancakbeyi" diyor Spandounes, "makamı ne kadar yüksek ve yetkileri ne kadar geniş olursa olsun, kadının izni olmadan kimseyi idama mahkûm edemez... Subaşı suçluyu tutuklar, işkenceyle ona suçunu itiraf ettirir, ondan sonra kadının karşısına çıkarır. Mahkûm olursa, Subaşı onu öldürür."
Sayfa 324Kitabı okudu
Reklam
Müftü, hiç değilse teorik olarak mevkiini Allah'ın kanununu bilmesine borçluydu ve prensip olarak hükümdardan bile üstündü. Osmanlı protokolü bu anlayışı göstermek için sultanın törenlerde Şeyhülislâm'ın (müftünün) huzurunda ayakta durmasını uygun görmüştür.
Sayfa 294Kitabı okudu
I.Mehmed öldüğünde vezirler, büyük oğlu Murad'ın tahta çıkmak üzere başkente gelmesine kadar olayı gizlemeye çalışmışlardır. Her gün padişahın ''Kapı''sında toplanıp müzakere etmişler, valiler atamışlar, tımarlar dağıtmışlar ve günlük işlere bakmışlardır. Ancak, bir grup asker sultanı görmedikleri için isyan etmeye kalkışınca, vezirler cenazeyi kapıya getirmişler ve bir içoğlanına arkadan kollarını hareket ettirterek sanki sağ imiş de sakalını sıvazlıyormuş görüntüsünü yaratmaya çalışmışlardır.
Sayfa 205Kitabı okudu
Üstelik, kölelik statüsü bizatihi düşük bir sosyal durumu istilzam etmezdi. Kişinin toplumdaki rütbesi köle veya özgür olma durumundan çok, mensup olduğu ailenin veya kapı halkının statüsüne bağlıydı. Zengin ve nüfuzlu bir ailenin kölesinin, özgür fakat fakir bir kişiye oranla daha yüksek bir prestiji vardı.
Sayfa 196Kitabı okudu
Yeniçeri adayları değişik bir eğitime tâbi tutulurlardı. İlk adım her oğlanı Anadolu'daki Türk çiftçilerine satmaktı. Bunları parayla satmak sembolik bir hareketti: amaç oğlanların, padişahın köleleri olduklarını ileri sürerek çalışmaktan kaçınmalarına engel olmaktı. Çocuklar yedi-sekiz yıl kadar "Türklerle" kalırlardı. Bu uygulamanın amacı ilk planda, oğlanları düzenli bir şekilde çiftliklerde çalıştırarak yorucu kol emeğine alıştırmaktı. Bu nedenle, "kadılara ve ulemaya" satmak yasaktı. Uygulamanın ikinci nedeni ise devşirmelere Müslüman bir ortamda Islâm dininin akidelerini ve son olarak da Türkçe'yi öğretmekti... Türkçe bu kozmopolit askerlerin, imparatorluğun yönetici elit zümresinin Lingua franca denilen ortak diliydi ve öğrenilmesi zorunluydu.
Sayfa 181 - Türk'e vermek mevzusuKitabı okudu
Çocuk Devşirme
Görevli yanına bir Yeniçeri ağası alacak ve vakit kaybetmeden her köyde ilânla kâfirlerin ve ileri gelenlerin bütün erkek çocuklarının babalarıyla birlikte koy meydanında toplanarak önüne çıkarılmalarını isteyecek ve birer birer hepsini bizzat inceleyecektir. Bir kâfirin birden çok çocuğu varsa, en iyisini Yeniçeri Ocağı'nda yetiştirilmek üzere kaydedecek, alıkoyacak ve beraberinde götürecektir. Oğlanın yaşı on dört veya on beş, ya da en çok on yedi veya on sekiz olacaktır. Fakat sadece birrl erkek çocuğu olan bir adamın çocuğunu almayacak ve birden çok erkek çocuğu olanların da sadece birini aldıktan sonra geri kalanlarını kendilerine hiçbir haksızlık yapmadan babalarına teslim edecektir.
Sayfa 177Kitabı okudu
121 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.