Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650

Colin Imber

En Beğenilen Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 Gönderileri

En Beğenilen Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 kitaplarını, en beğenilen Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 yazarlarını, en beğenilen Osmanlı İmparatorluğu 1300 - 1650 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
I.Ahmed'in 1603'te tahta çıkışıyla," yeni bir sultanın cülusuna eşlik eden törenler, temel olarak 1918'de son sultanın tahta çıkışına kadar değişmeyecek bir biçime büründü. Bu törenlerin ilki, devletin önde gelenlerinin sultanın huzuruna çıkarak bağlılık yemini etmeleriydi. Ardından sultan, Haliç'te Eyüp'e gider, burada şeyhülislam ona kılıç kuşatırdı. Törenin ardından şehre Edirnekapı'dan girer ve saraya dönmeden önce sırasıyla atalarının türbelerini ziyaret ederdi. Yeni sultanın gelişiyle yeniçerilere cülus bahşişi vermek ve zam yapmak da gelenekti. Tahta çıkış törenlerini eski sultanın cenazesi izlerdi; eski sultanın ölüm haberinin halefi yerine geçmeden yayılması engellenerek kargaşanın önüne geçmeye çalışılırdı.
Sayfa 137 - Kronik KitapKitabı okudu
1453'te İstanbul'un surlarında delen top ateşiydi; fakat top Osmanlıların şehir savunmalarına zarar vermek için kullandıkları silahlardan yalnızca bir tanesiydi. Tarihçi Tursun Bey II. Mehmed'in surlara mancınıklar getirdiğini ve surların altlanta lağımlar döşediğini anlatır. Avrupalı tanıklar kuşatma kulelerinden de söz ederler. Bu ve bunun gibi "köhne" kuşatma usulleri sonraki yüzyıla kadar devam etmiştir. 1481'de Otranto, 1565'te Malta ve 1570'te Lefkoşe kuşatmalarında mancınıkların kullanıldığına ilişkin atıflar vardır. 1565'te Malta'da kuşatmayı yapanlar, beş ya da altı tüfekçiyi taşıyabilecek kuşatma kuleleri inşa etmişlerdir. Lağımcılık da Osmanlı kuşatma mühendislerinin bir uzmanlığı olarak kalmıştır.
Sayfa 386 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran ve Osmanlı hanedanına adını veren Osman Bey'di; fakat Osman Bey'in beyliği, oğlu Orhan Bey'in zamanında (1324?-1362) daha yerleşik hâle gelmiştir. Osman Bey'in toprakları arasında büyük kasabalar bulunmamaktaydı Halbuki Bursa 1326'da açlığa yenik düştü ve 1327'de surlarına zarar veren bir depremin ardından Orhan Bey'in adamları, Çanakkale Boğazı istikametindeki Bizans kasabası Lopadion'u (Ulubat) ele geçirdi.
Sayfa 28 - Kronik KitapKitabı okudu
1453'te İstanbul'un alınması, Osmanlı topçuluğunun Macar savaşlarından sonraki yıllarda etkinliğini gözler önüne serer. Şehir II.Mehmed'in toplarının surlarda delik açmasıyla düşmüştür. Bu ayrıca. Osmanlıların tercih ettiği silah tipini de göstermiştir. Gözlemciler İstanbul'daki topların boyutlarıyla şaşkına dönmüşlerdir. Floransalı Tedaldi, en büyük topların "dört yüz kilo ağırlığında, iki buçuk metre genişliğinde gülleler" attığını anlatmıştı ve Bizanslı tarihçi Dukas'a göre, bunları Edirne'den taşıyabilmek için altı yüz öküz ve iki yüz adama ihtiyaç vardı. Dukas, ayrıca bu topun, sultanın daha iyi bir ücret teklif etmesiyle imparatorun hizmetinden ayrılan Macar top döküm ustası Urban'ın eseri olduğunu bildirir. Suru yıkan ve Osmanlı askerlerinin şehre girmesine izin veren bu toptu.
Sayfa 377 - Kronik KitapKitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğu'nun ortaya çıktığı dönemin en önemli askeri gelişmesi ateşli silahların icadıydı. Bu silahlar Batı Avrupa'da on dördüncü yüzyılda kullanılmaya başlamış ve oradan Balkan Yarımadası'na yayılmıştır. 1378 yılı itibarıyla, top Dubrovnik'in şehir surlarına yerleştirilmişti ve sonraki on yılda Bosna Krallığı'nda ve belki de Sırbistan'da hizmete girmişti. Osmanlı birlikleri topla ilk defa 1380'lerdeki akın ve seferlerinde karşılaşmış olabilirlerdi." Fakat I. Bayezid'in saltanatı esnasında faal olan bir topçuya dair bir atıf mevcutsa da Osmanlılar topu geniş çapta kullanmaya ancak bir sonraki yüzyılda başlamışlardır. 1420'lere gelindiğinde topu kuşatmalarda kullanmaya başlamışlardı.
Sayfa 373 - Kronik KitapKitabı okudu
Osmanlı fethiyle Memlük kurumu çöktü. Osmanlıların Mısır'a girişi sırasında iki sultan öldü; yerlerine bir Osmanlı beylerbeyi geçti: böylece bir imparatorluğun merkezi, bir eyalete dönüştürülmüş oldu. Ancak on altıncı yüzyılda Osmanlı beylerbeyleri, Mısır'ı haftada dört kez toplanan bir meclisin yardımıyla yöneten ve çoğunlukla uzun dönemler boyunca görevlerinde kalan güçlü kişilerdi. Süleyman Paşa, 1525'ten 1538'e kadar görevde kaldı; onun halefi Davud Paşa da 1549'daki ölümüne kadar Mısır beylerbeyliği yaptı.
Sayfa 261 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
122 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.