Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu kitaplarını, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu yazarlarını, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emperyalist devletlerin orduları ayaklanan Çin halkını katlederken , Osmanlı heyeti Müslüman Çinlilere ayaklanmaya katılmamalarını Halife adına tembih ediyordu.
Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu Uzun süre önce okumuş olsam da yeni inceleme yazma fırsatım oldu. Kitapta Osmanlı ı-Alman imparatorluğu detaylı incelenmiş açık ve anlaşılır anlatılmış. Kaynakçaları ile bile göz dolduruyor. Tarihi merakı olmayanlarları bile merak içinde bırakacak bilgilerle dolu.
Yakın tarihimizi bilmek açısından mutlaka okunması gereken bir kaynak. Osmanlı'nın son döneminde nasıl çaresiz kalıp Almanlar ile mecburi ilişkilere kurduğunu ve bundan dolayı yıkımın kaçınılmaz olduğu bi sonuca ulaştığını net şekilde anlatıyor. Filistin'in nasıl yavaş yavaş elden çıktığını da anlatıyor. Bu çok merak ettiğim bir konuydu. Almanya'da yahudi hakimiyetinin ne kadar köklü olduğunu bu eseri okuduktan sonra daha iyi anladım. Siyasi islamcıların ve siyasi Kürtçülerin tarih boyunca Alman ıslahatçılar tarafından nasıl kontrol edildiğini de. Ne kadar destek olmuşlar gibi görünse de aslında Alman imparatorluğun Osmanlı imparatorluğunu 40 yıl boyunca yaptığı sömürme serüvenini anlatıyor. Bu durumu Osmanlı yönetiminin fark etmemesi ve fark ettiğinde de çok geç olması durumu hakim. Sürükleyici ve kolay anlaşılır bir üslubu vardı. Genel olarak bakılacak olursa okunmasını tavsiye ederim. Tarih okumayı sevmeyenlere sıkıcı gelebilir bazı kısımlar. Beğendiğim bir kitaptı. Herkese bol kitaplı günler dilerim
Yeni Alman İmparatorluğu'nun otoriter yapısı 1890'lardan itibaren reaksiyoner bir nitelik kazandı. Demokratik hareket ve düşünceler, sosyalist akımlar gizli bir terör ve sistemli bir kontrolle önleniyordu, imparator eleştirilerin üstünde tutuluyordu. Bu konuda İngiltere hükümdarlarının dokunulmazlığı örnek gösteriliyordu, ama Alman Kayzeri İngiltere Kraliçesi gibi sempatik, tarafsız, devlet işlerine müdahaleden çekinen bir monark tipi değildi. Başına buyruk, maceraperest ve baskıcı tavrıyla her konuda ortaya çıkıyor, ama eleştirilere karşı da hükümdarlık kurumunun kutsiyetine sığınarak mümkün olan bütün önlemleri alıyordu. Dönem içinde imparatora hakaretten dolayı fikir adamları, gazeteciler, karikatüristler mahkeme önünde hesap veriyordu. Bazen imparatorun âlicenaplık
taslayarak bunları affettiği de olurdu, imparatorluğun siyasal rejim ve ideolojisi Prusyalılık üzerine kurulmuştu. Prusyalılık otoriter devletin idealleştirilmesidir; demokrasi bu ülküye ve siyasal kültüre yabancıdır. Prusyalılık aristokrasinin yönetimi demektir. Bu ideoloji hayatın her safhasını ve her kurumu düzenlemişti. Gerçi parlamento vardı, ama bu parlamento üç sosyal sınıfın ayrıcalıklarını gözeten bir seçim sistemiyle kuruluyordu. Parlamento eleştirir, ama hükümete güvensizlik oyu veremezdi. Hükümete sadece kayzer güvensizlik gösterebilirdi. Çoğunlukla son karar aristokraside, onunla bütünleşen burjuvazide ve hükümdardaydı.