Bir Osmanlı hayranı olarak tek kelime ile diyebilirim ki; muazzamdı.
Elinize aldığınızda ansiklopedik bir kitap gibi gelebilir lâkin akıcı uslübu söz konusu.
Kitabın muhtevâsından önce mest olduğum tasarımdan bahsetmek isterim.
Renklendirilmiş sayfalar, zarif işlemeler, osmanlı albümleri, çizimler fevkalâde. Her sayfada ayrı bir motif, ayrı bir tezhip, apayrı bir sanat.
Parmaklarınızla gezinirken sayfalarda, dokunurken gözlerinizle hoş bir hissiyat peydâ oluyor. Nasıl güzel.
Kitabın başlangıcında Avrupa'nın zannettiği o efsaneler yine Avrupa'lı kadın seyyahlar tarafından bizzat hakikatiyle aktarılıyor.
Osmanlı'da kadının yeri, günlük yaşantısı, harem hayatı, inancı, öğrenimleri, hukukî hakları vs. herbir ayıntı ince ince anlatılmış. Öyle ki evinin içinden, kullandığı eşyalardan, sandığına koyduğu çeyizlere varana kadar tek tek anlatılmış. Tüm bunlardan dikkatimi en çok çeken husus saygınlığı, hürmeti, edebi, ikramı oldu.
Okurken günümüzle mukâyese etme hatasına düştüm. Ah nerde o zamanlar/insanlar...
Bazı sayfalar hüzünlendirdi, çünkü elde vardı; sıfır.
En azından ecdâda bakarak böyle bir devletin mirasıyız diye emânete sahip çıkabiliriz. Gönlümden herkesin okuması geçse de yalnızca nasîbi olan okuyacak bu kitabı.
O vakit.
İstifâdeli okumalar dilerim.