Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti

Selahattin Tansel

En Eski Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti Gönderileri

En Eski Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti kitaplarını, en eski Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti yazarlarını, en eski Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ağrıboz'un fethi is onun askeri görüşünün en parlak bir misalidir. Çünkü bu suretle bütün bu civar Venediklilerin taarruz ve tecavüzlerinden kurtulduğu gibi yol üzerinde bulunan bu mevkiin alınması ile Venedik ve Ciniviz'lere karşı taarruz için bir ileri karakol kurulmuş ve yine onların denizlerde yaptıkları hareketler bu suretle kontrol altına alınmış oldu.
Uzun Hasan'la yapılan meşhur Otlukbeli savaşı Fatih'in yüksek komutanlık vasfını en ziyade karakterize edebilecek mahiyyettedir. Çünkü Uzun Hasan mahir bir komutandı. Şarkta birçok seferler yapmış, önemli birtakım devletleri ve hükümdarları yenmeğe muvaffak olmuştu. Ordusunun da her bakımdan değeri büyüktü. Hiç şüphe edilmemelidir ki bu savaş devrin en büyük savaşıdır.
Reklam
Fatih'in büyük bir asker olduğuna en son misal, İşkodra (Scutari) seferidir. Çok tahkimli ve sarp bir kale olan ve Venedikliler tarafından şiddetle müdafaa edilen İşkodra şehrinin düşürülmesi mümkün olmuyordu. Yapılan birçok hücumlar da başarısızlığa uğrayınca, Padişah kalenin hücumla alınmasından vazgeçmiş ve onu uzun zaman kuşatmaya tabi tutarak teslime mecbur etmeyi düşünmüştü. Bunun için de herşeyden önce İşkodra'yı tecrid etmek, Venediklilerle olan bağlarını kesmek icabediyordu. Bu düşüncenin tahakkukunu sağlamak üzere İşkodra civarındaki üç önemli kaleyi işgal etmiş ve şehri denize bağlayan nehri de kontrol altına almıştı. Bundan sonradır ki İşkodra çok sıkıntıya düşmüş ve teslim olacak bir hale gelmiştir.
Halbuki şimdiye kadar Bizans, her büyük tehlike karşısında işi sükunetle ve tatlılıkla halletmeyi menfaatlerine uygun bulur, fedakarlıklar yapar, hasmını yere çalmak için hile ve desiselere başvurur ve karşısındakini iyice gevşettikten sonra bir fırsatını bularak darbeyi indirdi; zayıf düşmanlarına karşı da amansız bir mücadeleci ve kavgacı olurdu. Fatih'e karşı takınılmış olan tehditkar tavır, hatta meydan okuyuşdan onun küçümsendiğini çıkarmak yanlış bir hüküm olmasa gerektir.
Devrin ilim adamları ile herhangi bir konuda münakaşalar yapacak kadar büyük bir bilgiye sahiptir. Nazarında ilim ve alimin değeri de herşeyin üstündedir. En büyük vezirler titreye titreye huzuruna geldikleri vakit ekseriya bir alimin onunla yanyana oturduğunu, rahat ve serbestçe konuştuğunu görürlerdi. Alim Şarklı veya Garplı olsun, müslüman veya hıristiyan bulunsun Fatih için aydı idi. Akşemsüddin veya Molla Gürani ondan nekadar iltifat görmüşlerse Trabzonlu şair ve filozof Gorgos Amirutzes ile Patrik Gennadios daha az iltifat görmüş değillerdir.
Şehir en çok üç gün kadar yağma edilmiş ve ondan sonra herşey yoluna girerek her tarafta güvenlik kurulmuştur. Daha sonra şehrin imarına başlanmasını emreden Fatih bu işlerde daha çok Rum esirlerini kullanmış ve onlara günde altı akçe vermek suretiyle hayatlarını kazanmak imkanını vermişti. Bundan başka esirlere şefkat gösterilmesini de isteyen Padişah sokaklarda onlara rastladığı vakit iltifat etmekten geri durmaz ve ayrıca maddi yardımlarda da bulunurdu.
Reklam
Abidelere gelinde: Bunlara hiç kimse el sürememiş; bütün zenginlikleri ve güzellikleriyle ayakta kalmışlardır. Ayasofya'da bir taşı tahribe çalışan bir eri Fatih'in tekdir ettiği pek meşhurdur. Hele Patrik'i huzuruna kadar getirterek iltifat etmesi ve bütün hıristiyanları kendi ayin ve mezheplerinde serbest bırakmış oluşu, vicdan hürriyetine vermiş olduğu değerin en açık bir misalidir. Gerçi Fatih'in bu işte güttüğü bir siyasetin mevcut olduğunu kabul etmemek mümkün olmaz.
1448 de yapılan o müthiş Kosova muharebesi, Hıristiyanlığı Türklüğü boğmak üzere atıldığı son büyük macera idi. Avrupalılar çetin hasımları karşısında bir daha böyle hareketlere teşebbüs etmenin faydasızlığına ihtimal kani bile olmuşlardı. Esasen hıristiyanları tek hedefe karşı müşterek bir harekete geçirmek te müşkülleşmişti. Çünkü birçok defa onları müşterek bir gaye etrafında toplamaya muvaffak olan Papalık Müessesi artık eski otoritesine sahip bulunmuyordu. Kilisenin dine aykırı hareketleri ve Papazların ahlakan sukutu hıristiyan milletlerin bu müesseseden soğumalarına sebep oldu. Paris Üniversitesinin kilisenin ıslahına teşebbüs etmesi, Wichiffe ve Jean Hus'un yine kiliseye karşı yaptıkları itirazlar mevcut olan buhranı büsbütün artırdı. Bu arada hıristiyan milletler iki papaya tabi olarak büyük kısma ayrıldılar. Büyük ayrılık adını alan bu olay ancak 1449 tarihine doğru hallolma yoluna girdi; kilisenin birliği kuruldu. Fakat bir daha eski nüfuzu teessüs edemedi. Hıristiyanlık aleminin böyle birbirine düştüğü bu tarihlerde, kendilerinden büsbütün ayrı bir yolda bulunan Bizans'a yardım edemiyecekleri gayet tabii idi; yahut hıristiyan milletleri bir gaye uğrunda birleştirebilecek ve onları mukaddes bir savaşa götürebilecek olan müesses şimdi kendi varlığını korumak gayretine düşmüştü.
Trabzon'un alınmasının ise büsbütün önemli idi. Çünkü o tarihlerde Şark ile Garb'ı birbirine bağlayan yolların en mühimlerinden birisi buradan geçmekte idi. Fatih Trabzon'u almakta büyük bir ticaret yolunun denizde biten ucunu eline geçirmiş oluyordu.
Mesela Eflak ve Boğdan'ı baştanbaşa çiğnediği halde oraları topraklarına katmağı düşünmemiş, hatta yerlerin idarelerini aynı soydan gelen insanlara bırakarak geri dönmüştür. Halbuki onun Mora'da, Sırbistan'da, Arnavutluk'ta, Bosna ve Hersek'te tamamiyle başka türlü hareket ettiğini görüyoruz. O kadar ki buralarda hüküm sürenleri ya hükümdarlık haklarından mahrum etmiş veya öldürtmüştür. Diyebiliriz ki eski büyük Bizans İmparatorluğu üzerinde hak iddia edebilecek her unsuru mahvetmiştir. Trabzon Rum İmparatorluğu'nun mirasçıları ihtimal bu siyaset takip edildiği için yokedildiler.
78 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.