Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü

Kemal Beydilli

En Eski Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü Sözleri ve Alıntıları

En Eski Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmamların eğitim durumlarına işaret eden kayıtlar, bunların genelde muntazam bir öğrenim görmüş oldukları izlenimini vermemektedir. Askerî imamlar örneğinde olduğu gibi içlerinde yeterli eğitime sahip olmayanların da mevcud olduğu ve dinî bilgiler dışında başka konular hakkında fazla bir vukufa sahip olmadıkları gözlenmektedir.
"... III. Selim devrinde Ramazan ayının girmesiyle birlikte tertiplenen huzur derslerinde hocaların ilmî seviyesi düşük konuşmalarından şikayet edilmekte olması ve hatta bunların padişah huzurunda kavgaya tutuşurcasına ellerindeki kitapları karşılıklı olarak birbirlerine atmaları gibi nâhoş sahneler veya II. Mahmud’un, 1828-29 harbi esnasında Rus cephesinden gelen bir meserret mektubunu herkesin duyup sevinmesi için yüksek sesle okunmasını başimamı Zeynelabidin Efendi’den istediğinde, mektubun baş taraflarını okumaya girişen imamın gerisini çıkartamadığından, bizzat padişahın ayağa kalkıp mektubu elinden alarak yüksek sesle okuduğuna dair kayıt, bu yöndeki zafiyet hallerine işarettir. Huzur derslerinin seviyesizliği ile ilgili şikayetlerin ise Sultan Reşad devrinde de dile getirilmekte olduğu bilinmektedir."
Reklam
"Bu durumun, genel bir şikayet konusu olarak özellikle 18. yüzyılın sonlarına doğru gözle görünür bir halde hüküm sürmekte olan yaygın cehaletin bir neticesi olduğunu düşünmek yanlış olmaz. III. Selim devri düşünür ve devlet adamlarından Behic Efendi’nin vurguladığı gibi, Anadolu ve özellikle Rumeli’de dinî bilgiler cihetiyle büyük bir cehalet hüküm sürmektedir ve hemen Edirnekapu’dan başlamak kaydıyla bu konuda çok ciddi tedbirlerin acilen alınması icab etmektedir. Bu dönemde Anadolu ve Rumeli’deki camilerin cemaat kıtlığı yaşadıkları, medrese talebelerinin azaldığı, ibadet ve eğitime olan eğilimin zayıfladığı, ortalığı ülema kılıklı cehelenin doldurduğu ısrarla belirtilmektedir. Camie müdavemet ve ibadete riayet hususunda bu devirde çıkartılan ve ileride de çıkartılmasına devam edilecek olan fermanların yoğunluğu bu kayıtlardaki gerçeklik payını teyid etmektedir."
"Medreselerde ve camilerde verilen derslerin kalitesinin yetersizliği, eskiden verilen derslerle kıyas edildiğinde, onların yanında çocuk oyunu gibi kaldıkları hakkında, genel cahillik ve ilmî zafiyet noktalarını dile getiren bu gibi kayıtlar ayrıca aynı devrin düşünürlerinden Ömer Faik tarafından da acı bir şekilde dile getirilmiştir."
İmam atamalarında genelde bu hizmeti yerine getirmek için yeterli donanımda, dolayısıyla dinî bilgilerle mücehhez ve iyi ahlak sahibi olmak şartları aranmakta, ancak eğitim durumları için belirli bir kural her zaman için söz konusu olmamaktaydı.
Tanzimat devrine gelinceye kadar imam, devleti temsil etmek üzere mahallenin önde gelen sorumlusuydu.
Reklam
Osmanlı da İmamların görevi: Mahallenin düzeni, asayiş ve inzibatının sağlanması; içki içilen yerlerin tesbiti ve fuhşiyat ile iştigal eden kadınların belirlenerek mahalleden sürülmeleri...
...ölüm ve defin, doğum kayıtları, nikah akdi gibi işlemler imamlar tarafından yürütülür, bazı beledî işlerin görülmesi, bu meyanda mahallenin temizliğine dikkat edilmesi ve çevre temizliğinin sağlanması, yangına karşı evlerdeki ocakların iyice söndürülmesi ve temizlenmesinin temini, keza vazîfeleri arasına sayılırdı.
Avarız vakfı adı altında imamlar para toplardı ancak bu paraların Mısır valisi Mehmed Ali Paşa’nın isyanında askerî harcamalar için zabtedildiği bildirilmektedir.
II. Mahmud devrinde kurulmaya başlanan muhtarlık teşkilatı, imamların yönetici kimliklerini giderek artan bir hızla ikinci plana atmıştır.
61 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.