Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü

Kemal Beydilli

En Yeni Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü sözleri ve alıntılarını, en yeni Osmanlı'da İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Soğanağa Câmii ve Mahallesi
Soğanağa Câmii ve Mahallesi Soğanağa Mahallesi, İstanbul’da imparatorluk sarayına uzanan Divanyolu üzerinde yer alan, devlet ricali, yüksek memur, ulema, saraylı ve sarayla irtibatlı olanlar, çeşitli iş sahipleri, tüccar ve genelde devrin önde gelenlerinin ve zengin kesiminin oturduğu bir kibar mahallesidir. Reisülküttaplardan Raşid ve Galib Efendilerin ve Nizâm-ı cedîd’in önde gelen ricalinden İbrahim Kethüda’nın haneleri burada bulunmaktaydı.
Emir İmamların, idarî ve eğitim görevlerinin giderek ellerinden alındığı ve nihayet imparatorluğun son dönemlerinde nikâh işlerinden de uzaklaştırılmaları neticesinde, kendilerine cenaze, defin ve -yapılan şikâyetlerde çarpıcı bir şekilde dile getirilen ifadeyle- yalnızca gassallık hizmetinin kalması, çağdaş bir devlet mekanizmasının kurulmasıyla ilgili gelişmelerin kaçınılmaz neticesi olduğuna şüphe yoktur
Reklam
Müftü 1716-18 Venedik-Avusturya savaşlarında düşman istilasına uğrayan yerlerde 0 tahrib olunan camiilerin yeniden ihyası söz konusu olduğundan, buralara yeni camiler ve gerekli tayinler yapılmıştır
Daha evvelki yüzyıllarda görülen timar sahibi imamların varlıklarına Kemah’ta kale camii imamı Yusuf’un imamete mahsus gedik timarı tasarruf etmekte olması (1871) örneğinin gösterdiği gibi timar sisteminin ilgasına rağmen hâlâ raslanabilmektedir.
1844’de Muğla’da Bâlî Hoca Mahallesi’ndeki hamamın, Kiramüddin Mahallesi imamı Ömer tarafından işletilmekteolması, şehirlerdeki bu tür sair iştigallere bir örnektir. Ancak aşağıda değinileceği üzere başka işlerle uğraşmaktan ötürü esas vazîfelerini ihmal ettiklerine dair son zamanlarda vaki olan şikayetler doğrultusunda birtakım önleyici tedbirlerin alınması kaçınılmaz olacaktır.
Müezzin Özellikle kırsal kesimde imamların, imamet vazîfesini yerine getirdikten sonra kendi tarla ve bahçelerinde çalışmakta oldukları ve muhtemelen de esas geçim kaynaklarını bu tür işlerden sağladıkları istidlal edilmekte; şehir ve kasabalarda ise ticaret ve esnaflık dâhil daha başka işlerle iştigal etmeleri kaçınılmaz olarak doğal karşılanmaktaydı.
Reklam
Bazı camiilerin yanında zaviyelerin de tamiri ve hademesine ve meşayihine maaş ve tayinat tahsisi icabetmekte olmasından ötürü, Evkaf-ı hümayun hazinesinin veya bunun kuruluşundan evvel mîrî hazinenin, bu anlamda ayrıca önemli harcamalar ihtiyar etmek mecburiyetinde kaldığını ortaya çıkarmaktadır.
Bu durumda mesela, daha önce Hamidiyye ve Lâleli evkafından mürettep dûâgûy vezaifi mahlulatından h. 1236 (1821-22)tarihine kadar birikmiş bulunan meblağ, şeyhülislamın onayıyla hazinece borç adı altında alınarak kullanılmış olmasına ve dûâgûy vazîfesi tutarı olarak h. 1242 (1827-28) senesine gelinceye kadar birikmiş olan 3359 akçe gibi mutevazı bir meblağın dahi tekrar hazineye iâne yoluyla kaydırılmış olmasına şaşmamak lazımdır.
Şeyhülislam 1856’da yalnız İstanbul ve Bilâd-ı selâse’de mevcud selâtin camii hatib, imam vesair hademesinin maaşlarının aylık tutarı 57600 kuruş tutmakta ve kifayetsizliği sebebiyle yapılan zamlar neticesinde bu harcama 1857 senesinde ayda 80692 kuruşa yükselmiş bulunmaktadır.
Bu eğitimin kalitesini ölçmek mümkün olmamakla beraber, özellikle küçük yerleşim birimlerinde ve köylerde bunun kifayetsiz kaldığı ve zafiyet hali arz ettiği ve genelde âvama lâzım olacak mesâ’il-i diniyye ve ilm-i hâl bilgi düzeyini pek aşmadığı anlaşılıyor. Bununla beraber imamların kendilerince oğullarının eğitimi ile yakından ilgilendikleri, İstanbul’da Soğanağa Camii imamı örneğinde olduğu gibi açıkca görülmektedir: Cami imamı Mehmed Efendi’nin oğullarından Nurbaba, Ağustos 1809’da ilk hatmine başlar ve Temmuz 1811’de itmam eder
61 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.