Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'nın Mahrem Tarihi

Mustafa Armağan

Öne Çıkan Osmanlı'nın Mahrem Tarihi Gönderileri

Öne Çıkan Osmanlı'nın Mahrem Tarihi kitaplarını, öne çıkan Osmanlı'nın Mahrem Tarihi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Osmanlı'nın Mahrem Tarihi yazarlarını, öne çıkan Osmanlı'nın Mahrem Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yıldız Sarayı'nda bir demirhanesi ve bir porselen imalathanesi vardı. Çiniciliğe meraklı olduğunu ve Yıldız Çini Fabrikası' nı kurdurduğunu biliyoruz. Abdülhamid çini fabrikasıyla Türk zevkine ve sanat tarihimize büyük bir hizmette bulunmuş, "Eser-i İstanbul", "Çeşm-i Bülbül", "Beykoz" gibi İstanbul güzel sanat işçiliğini daha gelişmiş bir şekilde devam ettirmiştir. Yıldız porselenleri, onun ismini bir sanat hamisi olarak ebedileştirmiş bulunmaktadır.
Yıldız sarayının bahçesinde, tıpkı diğer Osmanlı saray bahçelerinde olduğu gibi çeşitli cins hayvanlar ve nadide kuşlardan oluşan bir hayvanat bahçesi vardı. Abdülhamid sık sık bu bahçeyi ziyaret ederek dinlenirdi. Bu değerli hayvanlar, 1909 Yıldız yağmasından sonra kapanın elinde kalmış, çoğu da telef olmuştur. Selanik' teki sürgününe sadece papağanını götürmesine izin verilmiştir.
Reklam
Tarihlerimizin bize silik, renksiz ve pasif bir kişilik olarak resmetmeye çalıştığı II. Bayezid'in özellikleri saymakla bitecek gibi değil. Biz en iyisi onun giyim kuşamıyla ilgili bir notla bitirelim bu renkli bölümü. II. Bayezid'in resmi elbiseleri babası Fatih'inki gibiydi. Yalnız kaldığında ise 'salih kimseler gibi' giyinirdi. Zira fakirleri ve salih kimseleri çok severdi. Bu ifadeden II. Bayezid'in sade giyinmekten hoşlandığı sonucunu çıkarabiliriz ki, oğlu Yavuz'dan bahsederken bu özelliğin ondan torununa geçtiğini göreceğiz.
Bir ara kendi çapımda yaptığım bir anket vesilesiyle de tespit ettiğim gibi halk nezdinde Fatih Sultan Mehmed’in benzersiz bir yeri vardır. Diğer padişahlardan Yavuz, Kanuni, Abdülhamid gibi sevilenler vardır ama Fatih, açık ara öndedir. Bunun en büyük sebebini ise onun İstanbul’u fethedip Peygamber Efendimiz’in (sav) müjdesine nail olmasında aramak gerekir. Diğer sebepleri ise kendisine “Ebu’l-Feth” lakabı takılmasıdır, yani fetihlerin babası. Balkanlar, Akdeniz, Karadeniz ve Anadolu’ da yaptığı fütuhatla Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı Devleti’nin yüzölçümünü iki kattan fazla artırmış ve seri düzenlemelerle onu gerçek bir “imparatorluk” kalıbına oturtmuştur.
Anadolu'dan Rumeli'ye, oradan da tekrar Anadolu'ya yıldırım süratinde sevk ettiği için almıştı "Yıldırım" unvanını. Evliya Çelebi, bu unvanın hikâyesini şöyle anlatır: Yıldırım Bayezid bir senede Sinop'tan Eflak'a geçip, bir yılda yıldırım gibi yedi kere yetiştiği için Emir Sultan Bursa'da "Bayezid'im, sen Yıldırım oldun" demiş ve adı Yıldırım Bayezid Han olmuştur.
Mekke ve Medine'ye yaptığı hizmetler bakımından ancak babası Yavuz ve torunlarından I. Ahmed, IV. Murad ve II. Abdülhamid ile kıyaslanabilecek olan Kanuni, gerek Harem-i Şerife, gerekse Peygamber Efendimiz'in (sav) türbesi etrafında yaptırılan camiye (Ravza-ı Mutahhara'ya) mermerden birer sanat eseri olan minberler göndermiş, Harem-i Şerife iki yeni minare ilave ettirmiş, Peygamber Efendimiz'in doğduğu Hz. Âmine'nin evini yeni baştan inşa ettirmiş, Ayn-ı Zübeyde suyunu Mekke'ye akıtmış ve bu iş için kendi cebinden tam 100 bin altın sarf etmiştir. Ayrıca Mekke'de bir medrese yaptırdığını, eşi Hürrem Sultan'ın da aynı şehirde bir imaret inşa ettirdiğini biliyoruz. Oğlu Selim'e Cidde'ye hacıların sıkıntı çekmemeleri için su getirmesini söylediği vasiyetnamesi onun derûnî tarafını bir ayna gibi aksettiriyor.
Reklam
II. Selim
Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız Âteş kesilür geçse sabâ gülşenimizden.
Bazı kitaplar, tıpkı II. Bayezid gibi "Adli" (veya "Adni") mahlasıyla ama vasat düzeyde şiirler kaleme almış olan III. Mehmed'in tasavvufa meyli olduğunu yazmaktadır. Allah'a yalvardığı bir gazelinden alman şu iki beyit manidardır: Zülfünün zincirine kul eyledin cânâ beni Kulluğundan kılmasun âzâd Allahım beni Cevr-i dilber ta'n-i düşmen sûz-i firkat za'f-ı dil Dürlü dürlü derd içün yaratmış Allahım beni.
Bursa'nın çekim merkezi olan Ulucami'nin bir Nigbolu adağı olduğunu bilir miydiniz? Rivayete göre Yıldırım Bayezid, Nigbolu seferini zaferle taçlandırırsa ganimet malından 20 tane ayrı cami yaptıracağı yolunda bir adakta bulunur. Derken zafer müyesser olur ve başlar adamlarıyla beraber camilerin yerlerini belirlemeye. Bir süre sonra bu camileri ayrı ayrı yaptırmanın çetinliğini gören Yıldırım Bayezid, bir çözüm bulmalarını ister etrafından. Onlar da adağında 20 kubbeden söz ettiğini, eğer 20 kubbeli bir cami yaptırırsa bu adağın yerine gelmiş sayılacağını söyleyerek ikna ederler onu ve Ulucami böylece ortaya çıkar.
ABDÜLHAMİD-İ SÂNİ
Padişahın bir başka merakı da polisiye roman okumak, daha doğrusu okutmaktı. Sırf kendi kütüphanesi için 600 adet el yazması polisiye roman koleksiyonu olduğu biliniyor. Ünlü polisiye roman dizisi Sherlock Holmes'un yazarı Sir Arthur Conan Doyle'un hayranlarındandı, hatta İngiltere'ye gidenlerle kendisine selam yolladığı bile söylenir. Ayrıca nadide eserlerden oluşturduğu 10 bin ciltlik mükemmel kütüphanesiyle iftihar eder, ziyaretine gelen yabancılara kitaplarını göstermekten büyük zevk alırdı.
307 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.