Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul

Mustafa Armağan

En Eski Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul Gönderileri

En Eski Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul kitaplarını, en eski Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul yazarlarını, en eski Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
248 syf.
5/10 puan verdi
Kitap, tarih tutkunları için alternatif bir kaynak olabilecek düzeyde ancak tarih ile yeni yeni bağ oluşturmaya çalışan veya fazla bir tarih geçmişi olmayan okuyucular için sanki biraz sıkıcı, okurken okuyucuyu kendine çekemeyen hani bir tabir vardır kitabı okurken yemesi için uygun bir dil,uslüp, hikaye ortaya koyamayan bu nedenle okur ile kitap arasında ister istemez zamanla mesafenin açılabileceği türden bir eser, tabi tamamıyla şahsi kanaatim.
Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul
Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbulMustafa Armağan · Timaş Yayınları · 200739 okunma
Taş Sinan'ın elinde adeta eriyor, yeni kıvraklıklar kazanıyordu. Istanbul'da modern mimarinin babalarindan Le Corbusier'nin deyişiyle, asil geometrinin asırlarca sürecek saltanatı başlamıştır. Sinan, İstanbul ruhunun en başarılı çilingirlerinin başında geliyordu muhakkak ki. İşte tam bu noktada Ayasofya, mimari gelenek anlamında gerçek sahibini Osmalılarda buluyordu Zira Anadolulu iki mimarın (Aydınlı Antemios ve Miletli Isidoros'un) eseri olan Ayasofya ne Doğu’da ne de Batı’da bir challenge (meydan okuma) olarak kabul edilmiş, göklerde bir defa görülen ve sonrasında uzayın derinliklerine ağan bir kuyruklu yıldız gibi çocuksuz kalmiştir. Oysa bin yildan fazla bir zaman sonra Osmanlilar'ın daha önce adeta bir program dahilinde başlattıkları tek ve merkezi kubbeli mekan arayışları, Ayasofya'nın meydan okuması karşısında tahrik olacak ve Edirne Selimiye Camii'nde zirvesine ulaşacak mükemmel bir merkezi kubbeli camii formunu geliştirmeyi başaracaklardır. Böylece lbn Rüşd'ü Bati'ya vermiş olan Müslümanlar, karşılığinda Ayasofya'yı almışlardır.
Reklam
Ayasofya, mimari gelenek anlamında "gerçek sahibi"ni Osmanlılarda buluyordu. Zira Anadolulu ik mimarın (Aydınlı Antemios ve Miletli lsidoros'un) eseri olan Ayasofya, ne Doğuda, ne de Batıda bir challenge (meydan okuma) olarak kabul edilmiş, göklerde bir defa görülen ve sonrasında uzayın derinliklerine ağan bir kuyruklu yıldız gibi çocuksuz kalmıştır. Oysa bin yıldan fazla bir zaman sonra OsmanlıIann, daha önce adeta bir program dahilinde başlattıkları tek ve merkezi kubbeli mekan arayışları, Ayasofya'run meydan okuması karsısında tahrik olacak ve Edirne Selimiye Camiinde zirvesine ulaşacak mükemmel bir merkezi kubbeli cami formunu geliştirmeyi başaracaklardır. Böylece lbn Rüşdü Batıya vermiş olan Müslümanlar, karşılığında Ayasofya'yı almışlardır.
Lewis Mumford, şehirler ölüler sayesinde kuruldu der The City in History adlı kitabında.
Şehirlerin duyguları vardır. Kıskanır mesela. Ned'i bir kasidesinde buna reşk-i bilad adını verir. Yani şehirlerin kıskançlığı.
Galata Kulesi, Osmanlılara dost gözlerle bakarken, hemen yanı başında bir Mevlevihane açıldığını görmüştür. İlk adı, kuleye nisbet edilerek Kulekapı Mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi, II. Bayezid'in vezirlerinden İskender Paşa'nın av çiftliğinde 1491de inşa edilmiştir. Buradan yükselen "ney"in dert ve şikayetleri, kulenin duvarlarına yepyeni bir medeniyetin seslerini nakşedecek ve büyük divan şairi Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşk adlı muhteşem mesnevisinin ateşten satırlarının, yazıldığı kağıtları kavuruşuna da tanık olacaktır. (Üstelik Şeyh Galib de son uykusunu onun yanı başındaki türbede uyumaktadır.)
Reklam
Anlaşılan, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde imparatorluklar tarihe veda ederken beraberlerinde başkentlerini de götürüyorlardı. Enis Batur'a göre "Çökmüş, çöküşünü bekleyen dört imparatorluğun merkezi, sürgünleri bir yataktan ötekine çağırır: Petersburglular lstanbul'a, İstanbullular Paris'e, Viyanalılar Paris üzerinden New York' a giderler. Parisliler ise Brüksel ve Londra' da beklerler dönüş gününü. Yıllar geçti, 1985'te Paris dünyanın en fazla cinayet işlenen merkezi, Viyana intihar oranın en yüksek olduğu şehir seçildi. Petersburgun ismi çoktan değişmişti. İstanbul'a gelince: O, yeni bir yüzyılın yanıbaşında, yeryüzü taşrasının başkenti olmaya adaydı artık.
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.