İnsanların arasında düşüncelere dalıp onların moralimin bozuk olduğunu düşünmelerini istemedim, zaten böyle durumlarda mutlaka birileri gelip neyin var diye sorup bütün düşünce akışını mahvedebiliyordu.
Uzaklardan gelen kurşun seslerine inat, hiç korkmuyormuş gibi dimdik yürüyordu ve gülüyordu. Gülüyordu ve savaş bitiyordu, kış bitiyordu, bahar geliyordu.
Belki onu izlediğimin farkındaydı ve buna izin veriyordu. Belki de sadece unutuyordu.
Ama ben gerçeğin ne olduğu ile değil, neye inanmak istediğim ile daha çok ilgiliydim.
Gözlerimin içine kızgın ve kırgın bir şekilde bakan ve ümitle cevap vermemi isteyen bu kız, beraber dünyayı değiştirebileceğimize inanıyordu; ben ise ne kendimin ne dünyanın değişmeyeceğini biliyordum...