Otopsi
Özge LenaOtopsi Gönderileri
Otopsi kitaplarını, Otopsi sözleri ve alıntılarını, Otopsi yazarlarını, Otopsi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Otopsi || Yorum
Kitap bir kadının iç dünya ve çatışmalarını aktarıyordu, tavsiye ederim, "Otopsi", baş karakterin iç dünyasındaki karmaşıklığı ve çatışmayı anlatırken, yazma tutkusunun ve annelik sorumluluklarının arasındaki dengeyi ele alır. Kitap, karakterin çocukluk travmaları ve toplumsal baskılarla mücadelesini, yazma tutkusuyla olan ilişkisini ve varoluşsal bir seçim yapmaya zorlanmasını konu edinir.
Yazma ile günlük yaşam arasındaki çatışma, kitabın temel teması olarak öne çıkar. Baş karakter, içsel boşlukla ve rüyalarla mücadele ederken, yazma tutkusunun onu nasıl bir varoluşsal seçime zorladığını keşfeder. Kitap, esaret ile özgürlük arasındaki bu seçimin, baş karakterin kimliğini ve hayatını nasıl etkilediğini derinlemesine inceler.
"Otopsi", okuyucularına duygusal bir derinlik sunarken, içsel çatışmaları ve hayatın karmaşıklığını anlamalarına yardımcı olur. Yazarın güçlü anlatımı ve karakterler arasındaki etkileyici ilişkiler, kitabı sürükleyici kılar. Sonuç olarak, "Otopsi", kendini keşfetme ve içsel hesaplaşmalarla dolu bir yolculuğa çıkmak isteyen okuyucular için etkileyici bir okuma deneyimi sunmaktadır. 
Özge Lena 
Otopsi
Ve tüm çocukluğu, anne babasına kendini sevdirmek, onları memnun etmek için çırpınırken azaplar ve pişmanlıklar içinde geçiyor.
Sayfa 54 - Can Yayınları - 4. Baskı
Çünkü biliyordu, ruhlarımız vücutlarımıza hep birkaç beden fazla gelirdi.
Sayfa 413 - Can Yayınları - 4. Baskı
Kadın olmanın böyle bir şey olduğuna inanmıyor. Bir erkeğe güzel görünmeye çalışmayı zavallıca buluyor. Sırf bir erkek beğensin diye olmadık şeyler yapamıyor. Ruhun çıplaklığı bedeninkinden elzem gözünde.
Sayfa 37 - Can Yayınları - 4. Baskı
Dünya ona çok ağır. Değil sırtında, içinde bile taşıyamıyor. Rutinler onu öldürüyor. Sabah kahvaltıları, işe gitmeler, yardım edilecek ödevler, akşam yenen yemekler, haftada bir sevişmeler, evdeki olağan sesler ve tüm bunları yaparken takılan güler yüzlü maskeler. Hepsi ruhunu tüketiyor.
Sayfa 25 - Can Yayınları - 4. Baskı
Ve tüm olanlara Tanrı şahit değildi. Tanrı yalnızca bir sanrıydı. Bir yanılgı.
Sayfa 24 - Can Yayınları - 4. Baskı
Ölmek ne büyük lüks, diye düşünüyor. Yaşamak ve acı çekmek zorunda.
Sayfa 23 - Can Yayınları - 4. Baskı
Günler, geceler, saatler, ağlamalar, kavgalar, çığlıklar, yalanlar boyu yaşıyor. Yaşadığını sanarak yaşıyor. Oysa tek yaptığı nefes almak. Ölemiyor da. Ne kadar denese de, ne ruhunu ne dedi bedenini öldürmeye başarabiliyor. İçinde hala minicik bir umut, yüreğinde taştan bir ev. Onu çağırıp duruyor.
Sayfa 20 - Can Yayınları - 4. Baskı
Aidiyet beraberinde mahkûmiyet getirir. Herhangi bir şeye; bir ülkeye, bir fikre, bir dine, bir aileye, en kötüsü de bir insana ait olmak hapiste olmakla eşdeğerdir.
Sayfa 19 - Can Yayınları - 4. Baskı
Kadın olarak var olduğu bu adaletsiz gezegenin her daim onu yok saymak, yok etmek üzere kurulu sistemlerinden ve ruhunu, aklını, bedenini de dahil olmak üzere sahip olduğu her şeyi tüketmesinden kaçarak sığındığı bu donup boşluk mükemmel ona göre.
Sayfa 19 - Can Yayınları - 4. Baskı
Beklemek özünde hem umut hem de çaresizlik barındırır. Ölümü bekleyiş ise küflenmiş bir parça et tadındadır.
Sayfa 18 - Can Yayınları - 4. Baskı
Kadın bir toz bulutunun içinden yeryüzünü izleyen bir tanrı. Kelimeleri yan yana dizip evreni yeni baştan kurgulayan bir yaratıcı.
Sayfa 11 - Can Yayınları - 4. Baskı