Kötü olmak için bir sebebim kalmadığında, utandım şikayet ettiğim herkesten, zira alışkanlıktı şikayet...
Şimdi bizlere şükür gerek, güzel şeyler gerçekten zaman istiyor:)
Her akşam üzeri, kaygılarım, korkularım, endişelerim birikiyor ve dökülüyor, hani sonbaharda ağaçların yapraklarını dökmesi gibi, ikindi vakti de benim günümün sonbaharıymış...
Günler de mevsimlere bölünürmüş, ilkbahar kış sonbahar yaz sabahları ilkbahar öğlenleri yaz ikindileri sonbahar akşamları da kışmış. Bu efsaneyi de çukurovalı bir kız uydurmuş, ikindileri hüznü temsil eder sonbahar olarak, sabahları mutluluğu temsil eder ilkbahar olarak, akşamları kışı temsil eder öfke olarak, öğlenleri ise yorgunluğu temsil eder yaz olarak, çünkü çukurova'da yazları çok sıcak geçer ve hiç bir duyguyu yaşamaya takatim kalmaz...
Ne zaman çocukluğunun omuzlarından tutsa ağlamaklı oluyor, aynadaki güler yüzü düşüyordu, özür diliyor, affedildiğini duyamıyordu, ne kadar bastırsa da bu çocuk her fırsatta dışarı çıkıyordu. İnsan kendini bu kadar sever mi, çocukluğuna kıyamıyor ve her seferinde onu biraz daha şımartıyordu...