Kuşkusuz aşk harika birşey . Zümrütlerden daha kıymetli, iyi opallerden daha değerlidir. İnciler ve narlar satın alamaz onu , pazar yerinde de bulunmaz. Ne tüccarlardan satın alınabilir ne de altınla tartılabilir.
“Güllerim kırmızıdır,” dedi, “güvercinin ayakları kadar kırmızı, okyanustaki mağarada dalga dalga salınan büyük mercan yelpazelerinden daha da kırmızı.”
"Birdenbire yolumuzun üstüne surları mazgallı, sarmaşıklarla örülü, baykuşların yuva yaptığı, ortaçağdan kalma bir şato çıksa, yağmurdan kaçıp oraya sığınsak, sonra yıldırım düşüp bizi öldürse ne güzel olur!"
Dokumacı, "Savaşta," diye karşılık verdi, "güçlüler güçsüzleri, barışta da zenginler fakirleri köleleştirir. Yaşamak için çalışmak zorundayız, fakat bize o kadar düşük yevmiye veriyorlar ki, resmen ölüme terk ediliyoruz. Biz onlar için bütün gün eziyet çekerken onlar kasalarına altın yığıyor, bu arada çocuklarımız vakitsizce çöküyor ve sevdiklerimizin yüzü katılaşıp canavarlaşıyor. Üzümleri biz eziyoruz, şarabı başkaları içiyor. Darıyı biz ektiğimiz halde tabaklarımız bomboş. Zincirlerimiz olduğu halde kimsenin gözü onları görmüyor, köle olduğumuz halde insanlar bizi hür sanıyor.
"Savaşta," diye yanıtladı dokumacı, " zayıflar güçlülerin kölesi olur. Biz yaşamak için çalışmak zorundayız ve onlar bize ancak ölmeyecek kadar ücret verirler. Biz gün boyu onlar için didinip duruyoruz ve onlar ise küplerini altınlar ile dolduruyorlar ve bizim çocuklarımız zamanından önce solup giderken onlar semiriyorlar. Biz üzüm yerken onlar şarap içiyorlar. Biz mısır ekiyoruz fakat bizim tabağımız bomboş. Hiç kimse görmese de bizim zincirlerimiz var; ve başkaları bizi özgür olarak adlandırsa da bizler köleyiz."