Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roma İmparatorluğu'ndan 1000 Yılına

Özel Hayatın Tarihi 1

Georges Duby

Özel Hayatın Tarihi 1 Gönderileri

Özel Hayatın Tarihi 1 kitaplarını, Özel Hayatın Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, Özel Hayatın Tarihi 1 yazarlarını, Özel Hayatın Tarihi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Manastir hayatı örneğinin radikalizmine hükmetme ihtiyacının sonucu olarak Akdeniz'in doğusu, cinsel utancın yaygınlaştırılması bağlamında belirgin bir şekilde örgütlenmiş ve üstelik bunu geçmişe oranla daha sağlam biçimde yapmış bir toplum haline gelir. Örneğin Antakya'da İoannes Khrisostomos, kentli üst sınıfın başlıca toplumsal buluşma noktası olan halk hamamlarına saldırmaya cüret etmektedir. Aristokrat kadınların, bir hizmetçi kalabalığı önünde üzerlerinde sadece yüksek statülerinin işareti sayılan ağır takılarla bakımlı tenlerini teşhir etme alışkanlıklarını eleştirmektedir. İskenderiye'de, yoksulların sarındıkları paçavraların, inanan kişinin kafasımı karıştıran fantasmalara yol açtığı düşünülmektedir. Daha önceki yüzyıllarda hayal bile edilemeyecek bir kaygıydı.
Sayfa 318 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
Manastır hayatı örneğinin ağır olduğu kadar kavranması güç yükünü de olanca ağırlığıyla üzerine bindirdiği yerleşik cemaat hayatının çeşitli yönlerinden en mahremi, evliliğe, evlilikteki cinsel ilişkilere ve cinselliğin kişi üzerindeki rolüne ilişkin olanıdır. Hıristiyan aile, forum ve tiyatronun çocuklarının eğitim yerleri olmasına karşı çıkıyor gibidir. Ama eğitimin cinselliğin doğasına ilişkin yeni bir bilince doğru açılması, nefse hakimiyet yanlısı olan "çöl insanları"nın hayata geçirdiği şekle yönelmesi de beklenmektedir.
Sayfa 314 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
Reklam
İoannes Khrisostomos, Antakyalı genç delikanlıyı, kendi babasından duyduğu gizli korkuya teslim etmek üzere kentinden koparır. Dini korkunun büyük psikoloğu olan İoannes Khrisostomos, Hıristiyan babanın ağır baskısı altında yetişen delikanlıya günbegün telkin edilen Tanrı korkusunu yeni bir Hıristiyan davranış kuralı gibi düşünmektedir. Bizans döneminin ilk Antakya'sını artık olduğu haliyle görürüz aniden. Antakya bir Hellen kenti olmaktan çıkmıştır, yönetici yurttaşların tutumu artık eski toplumsal merkezlerdeki hayattan türemiş kurallara incelikle uyan bir tarzda değildir. Eski kamusal alanlar görmezden gelinmektedir. Tiyatro ve forum yoktur. Dar ve dolambaçlı yollar, büyük dini toplantılara ev sahipliği yapan Hıristiyan bazilikasından ıssız avlulara açılır. Buralarda, korunaklı bir mahremiyet içinde, inançlı baba oğullarına Tanrı korkusunun dini sanatını aktarmaktadır. Bu, Islami şehrin gelecekteki görüntüsüdür.
Sayfa 313 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
Antakya'da yapıldığı şekliyle kudas ayininin en yoğun anında, inananlar seslerini meleklerinkiyle birleştirerek Kralların Kralına "Kutsal, kutsal, kutsal!" diye şarkı söylediklerinde Tanrı'nın kendisi de, gözlere görünmeden sunağa yaklaştığında, esrik tapınma anı, çok kısacık bir süre için insanın gerçek ve bölünmemiş durumunu ortaya çıkarır. Kent, evlilik ve kültür, yerleşik hayatın "zorunlu fazlalıkları," "bu hayatın kaygı'larından arınmış o dingin durum karşısındaki geçici bir ara nağmeden başka bir şey değildir. Kentin dışındaki tepelerin üstünde yaşayan keşişler, bu kısacık anın bütün bir hayat boyunca sürmesi için çabalamaktadırlar.
Sayfa 307 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
Hıristiyanlığın yükselişiyle birlikte kilise, bireye, aileye ve siteye dahil olur. Ruhban sınıfı, ölülerin hatırasını korumakta en yetkin grup olduğu güvencesini vermektedir. Ruhban sınıfı tarafından vaz'edilen, hayatın ötesine ilişkin sağlam bir Hıristiyan doktrin, yaşayanları, merhumun ölümünün anlamı konusunda aydınlatmaktadır. Geleneksel mezarlık törenleri devam etmekte ama artık yeterli olmamaktadır.
Sayfa 301 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
III. yüzyılın sonunda Hıristiyan piskoposlar ve ruhban sınıfı, bekar oldukları ve bu yüzden "dünyadan kopmuş" oldukları için yandaşlarıın gözünde, kentli eşrafla eşit saygınlığa sahip bir seçkinler grubu haline gelmişlerdir.
Sayfa 288 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
Reklam
Hıristiyan Kilisesi içinde bekar erkeğin hâkimiyetinin yükselişi, bizi Constantinus'un saltanat dönemine ve ötesine götürür. Bekârlığın çeşitli biçimlerinin ilk dönemden itibaren ortak noktası, Hıristiyan cemaati birleştiren ailelerin muğlak federasyonu içinde kararlılıkla çizilmiş bir "kamusal" alan yaratmak istencidir. Bizzat yöneticiler sınıfının içinde yaratılmış bir "kamusal" alan... Hıristiyan cemaat için bekarlik benimseniş ve uygulanış tarzı hangisi olursa olsun, güdülenmelerin en mahrem kaynaklarından biri ve normal bir toplumun devamlılık ve uyumunun bağlı olduğu en özel toplumsal bağları yıkan bu kaynağın ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.
Sayfa 286 - Roma İmparatorluğundan 1000YılınaKitabı okudu
Önemli olan, Romalıların, ölümden genellikle mitosa sarılarak kaçmalarıydı.... Mitolojik süslemeleri olan bir lahit karşısında, seyredenlerin ilk tepkisi ne olur? Harikülade olanın, masalsı olanın, şehvetli olanın ve tensel insanlığın arkasında gölgede kalan ölüm korkusunun bastırıldığını hissetmek. Pahalı, zengin süslemeli lahitler, öte dünya karşısındaki manevi rahatlama; bu ayrıcalıklar elbette yan yanaydı.
Sayfa 250 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
Herkesin dogması kendine.
Dönek, dogma, sapkınlık sözcükleri, Hıristiyanlar tarafından felsefe tarikatlarından alındı. Stoacılık, Epikurosçuluk, Platonculuk, Kinizm, Pisagorculuk; her bir tarikat, kurucusunun öğretisini sürdürüyor ve onun dogmalarına sadık kalıyor ya da öyle olduğuna inanıyordu; bağımsız araştırma fikri onlara yabancıydı. Öğreti bir hazine gibi elden ele aktarılıyor ve hararetli bir şekilde diğer tarikatların öğretisine karşı mücadele ediliyordu; yüzyıllar boyunca dogmalara sızmış olan ve kimi zaman önemli boyutlara ulaşan değişimler istençdışı oluyor ve bizzat yaratıcılarınca bile fark edilmiyorlardı. İnanç sahiplerinin, hiçbir hiyerarşi bulunmayan örgütlenmemiş özgür gruplaşmaları olan tarikatlar, bir yandan da kendi dogmalarının dar kafalılığı içinde bulunuyordu.
Sayfa 244Kitabı okudu
İnsan modeli olarak filozof, çok büyük bir hayranlık ve haırısayılır bir yetkeye sahipti; bir senator, itibarını yitirmeksizin filozof gibi giyinip yazabilirdi, bir imparator da öyle. Romalı hiçbir edebiyatçı, şair ya da bilgin, kamusal vicdan rolünü üstlenmemiştir: Bu rol, hayat tarzlarının ve dış görünüşlerinin öğretilerine uygun olarak yaşadıklarını kanıtlaması koşuluyla, o entelektüellere, filozoflara ayrılmış bulunuyordu.
Sayfa 243 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
206 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.