Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Birinci Dünya Savaşı'ndan Günümüze

Özel Hayatın Tarihi 5

Georges Duby

Özel Hayatın Tarihi 5 Sözleri ve Alıntıları

Özel Hayatın Tarihi 5 sözleri ve alıntılarını, Özel Hayatın Tarihi 5 kitap alıntılarını, Özel Hayatın Tarihi 5 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Feminizm tarihi 1968'le başlamaz ama olaylar ona, yıllarca sürecek, yadsınamaz bir itici güç kazandırır. Kamuoyu, feminist militanları 1972'de, Bobigny davasıyla kürtajın yasallaşması için, daha sonra da 1975'te uygulanması için seferber olduklarında fark eder. Feminizmin başarısı, daha çok kadınlar ve erkekler arasında tam bir eşitlik talebine bağlıdır. Bir cinsiyet savaşından ziyade, cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele söz konusudur, ve bunu bir gerçeklik olarak benimseyen genç kuşakların dışında bile büyük bir yankı bulur: sadece bir kadın olunduğu için şunu yapmak ya da bunu yapmamak zorunluluğu olmamalıdır; cinsiyetin kendisi belirli hiçbir davranışı dayatmaz. Cinsiyete dayalı rollerin artık geçerliği olmamalıdır: bu roller kişinin kendisini ifade etmesini, dile getirmesini engeller.
Reklam
İnsanlık ilk günahın izini taşır: kadın, doğum sancılarında, Havva'nın işlediği günahın kefaretini öder; doğarken çektiği acılarda çocuk, Adem'in trajik düşkünlüğünün bedelini öder. İster rahimdeki kasılmalar doğanın gereklerinden çok toplumsal zorunlulukların bir gerçeği olsun, dolayısıyla ister bu kasılmalar fizyolojinin değil dilin ürettiği bir şey olsun, tıbbın ancak 1950'li yıllarda keşfettiği bir gerçekliktir bu.
"Çocuk sahibi olma hakkı", "çocuğun haklarını" unuttur­mamalıdır.
Reklam
Hayda... :/ Gerçekliğini sorgulamak bile utanç verici
Oğlan çocuklarına meme verme konusunda kararlı olan anneler, kız çocuğu söz konusu olduğunda çekingendirler; kız çocuğu üç ay sonra sütten kesilirken, oğlan çocuğunda bu süre beş aydır. Erkek çocukların anne sütü emme süresi kızlarınkinden daha uzundur, öte yandan temizlik eğitimi kızlarda daha erken tamamlanır. Anne oğlunun çıplaklığını teşhir ederken, kızını edepli olmaya teşvik eder. Kızlarda "kapris" olarak nitelenen, oğlanlarda erkeklik işareti olarak görülür, erkek çocuğun saldırganlığı cesaret verici bir işaret olarak algılanır: İlerde yalnızca savunmasını değil saldırmasını da bilecektir. Küçük kız "uslu durmalı", bağırmamalı, özenli bir dil kullanmalı, düzenli olmalı, kendisinden istenen şeyleri kalkıp getirmeli, daha küçüklere karşı şimdiden "anaç" davranmalıdır, yoksa "kötü kız" damgası yiyerek cezalandırılır. "İleri" denen sanayileşmiş toplumlarda bile, soyun sürmesi ve "adın taşınması" için bir erkek çocuk sahibi olma arzusu ağır basar: İlk doğan çocuk kız ise, ikincisi oğlan olmalıdır.
İnsan doğduğu gibi kalabalık bir odada ölür, oda öyle kalabalıktır ki, "havanın şifasına" inanan dönemin doktorları kalabalığın çıkarılmasını, pencerelerin açılmasını ve mumların söndürülmesini emrediyorlardı.
İnsan insanın Çakalıdır :))
Başkaları­nın hatalarını bulma, inkar etmenin aptallık olacağı karşılık­sız bir zevk sağlar.
Reklam
Nietzsche (Ahlakın Soykütüğü Üstüne)
Doğrusunu söylemek gerekirse, acıya karşı isyan ettiren, acının kendisi değil, acının anlamsızlığıdır
"İkili yaşam ne yalnızca görevlerin gerekleriyle ve karşılıklı özveriyle, ne de yapının temel dayanağı olarak çocuk üzerine merkezlenmekle canlanır. Değerlerin, bireysel ve/ veya evliliğe ilişkin narsisizmin yararına gerçekleşen bir yer değişimidir. Cinsel uyum arayışı medya araçlarıyla göklere çıkarılır; nöbeti, tavsiye vermeye, dinlemeye, bilgi sunmaya yönelik sayısız kuruma devreder." * * K. Dekhli, "Civilite du sexe moderne", La Chose Sexuelle, Nouvelle Revue de psychanalyse, sayı 29, 1983. Cinsellikten söz ediliyorsa da bunun ender olarak ciddiyetle yapıldığını ekleyelim: sayısız anket yapılmış ama neredeyse hepsi hafife alınarak gerçekleştirilmiştir. Bir istisna maalesef şimdiden eskimiştir: P. Siman Raporu Denilen, Fransızların Cinsel Davranışlarına İlişkin Rapor, R. Julliard-P. Charron, 1972. IFOP'a bağlı 173 anketçi tarafından (biri sözlü, biri yazılı) iki soru dizini 20 Haziran-25 Eylül 1970 tarihleri arasında 2.625 kişiye yöneltilmiş. Özel eğitilen her anketçi her soru dizinine ek olarak bir "gözlem kağıdı" kaleme alır ve araştırmalarının sonucunda bir "anket raporu" ekler.
André Béjin için birlikte yaşama, üçlü amacı -süre, doğurganlık ve malvarlığının aktarılması- olan geleneksel evlilik bağıyla, yoğunluk ve çeşitliliğe dair belirsiz arzunun, doğurganlığın engellenmesi için alınan önlemlerin dile geldiği evlilik dışı aşkları birleştirme girişimidir. Böylece "her ölçekte kazanma ve olanakların hiçbirinden feragat etmemeye ilişkin olan şu modern takıntı" söz konusu olacaktır. Aynı yazar, birlikte yaşamayı evliliğin meşru kuralıyla ve eşlerin -ama yalnızca erkeklerin- hoşgörülen çapkınlıklarıyla karşılaştırarak, bunun kendine özgülüğünü aşağıda sıraladığı öğelerde kavradığını sanar: 1. Nihai olarak algılanmamakla birlikte, birlikte yaşama dünün "ilişkilerinden" daha uzun ömürlüdür; 2. "Toplumsal bir yarı-kabullenmeden" yararlanır; 3. Dünün evliliği gibi, geçici eşleri yalnızlığa ve sıkıntıya karşı korur, ama evlilikte zorunlu olmayan cinsel uyum burada zorunlu olmuştur, öyle olmadığında cezası amiyane deyişle "başka kapıya" gitmek olur; 4. Atadan kalma karı ve koca "rolleri" eşitlik ilkesi adına dışlanır: bakışımlılık zorunluluğu ya karşılıklı sadakati ya da aşkın alanını kuşatmaması ve anlatılması koşuluyla özgürce onanan "fiziksel sapmaları" dayatır; nitekim burada sır alanının sınırlarını geriletmek söz konusudur.
Freud
Özne kendisini, kendi bedenini aşk nesnesi gibi görerek işe koyulur.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.