Yine okuduktan sonra ne yazacağımı düşündüren bir Emre Timur kitabı. İlk olarak Şizofren isimli kitabını okudum. Okuduğum en iyi kitapların başında gelir. Peki Palyaçonun Listesi?
Şizofren’den farklı bir kurguya sahip. Varoluşçu.!
Nedir var olmak?
Ne zaman varız?
Ne zaman yokuz?
Göründüğümüz kişi miyiz?
Görünmek istediğimiz mi?
-benim, derken kimiz mesela??
.
Palyaço hikayesini hepimiz biliriz. İşte palyaço bey de yaşadığı kaza sonucunda anlam arayışına girmiş. Camsız bir oda, kobay olarak kullanılan bir beden, çekilen ruhsal ve fiziksel acı, hayal ve gerçek arasına sıkışmış bir insan. Çıkmak için çabalıyor.. Çabalıyor ama nasıl bir çaba!
Hayret üstüne hayret yaşadım yine. Emre Timur’un yazar kimliğine bir kez daha hayran kaldım. Basılı dördüncü kitabı çıktı ama ben daha iki kitabını okudum :(
Tanışmadıysanız mutlaka tanışın bu eşsiz kalemle. Haaaa hangi kitabıyla başlayayım derseniz bunu da sayfasında çok güzel anlatmış.
.
‘Ağlayın palyaço; ağlamak sizi insan yapar. Anlatın palyaço; dertleşmek de bizi dost yapar.’
.
Hazırsanız başlayın!
"Hayatta darbelerin ve acıların geldiği binlerce el vardır. Ve bir de bize mutluluk dolu hediyeler sunan eller vardır. El vardır tokat yeriz, el vardır başımızı okşar. İşte şaşkın adam bunların hepsine ayrı ayrı üzülür, ayrı ayrı sevinir. Kalbinde Allahtan başkasına yer bırakmamış adam ise bütün bunları tek sevgilide görür. Âşık adam bilir ki her şey ama her şey O'nun cilveleri... Kaynak teke inince, maşalara, eldivenlere, aracılara, perdelere kızmayı ve onlara ayrı ayrı teşekkür etmeyi bırakır, her şeyi teke bağlarsın."
Çocuklar hep soru sorsun. Ve hep kendileri gibi kalsın. Karşısına toplum vura aile veya öğretmenleri çıkıp şöyle olacaksın demesin. Palyaço makyajı yapar gibi başkalarının verdiği emanet kişilikleri giymesin. Çocuklar “hayır” demeyi ve reddetmeyi öğrensin.
Depresyon, şehirli ruhsuzların icat ettiği ve geçmişi en fazla yüz elli yıl olan, ilk önce burjuvazide görülmüş, oradan halka yayılmış bir sanayi devrimi hastalığıdır.