Knut Hamsun'un okuduğum ilk kitabı Açlık'tı. Gençlik yıllarında yaşadığı açlıktan ilham alarak yazdığı gerçeğini de göz önünde bulundurursak, çok gerçekçi ve vurucu bir kitaptı.
Uzun zaman sonra Pan ile devam ettim Hamsun'a. Tarz olarak cok daha farklı bir kitap tabiki. Bir dağ evinde köpeği ile yaşayan, avcılıkla geçinen teğmen Thomas Glahn'ın Edvarda ile aşkını anlatıyor. Bu gurur,kıskançlık ve hırs sebebiyle gelgitler yaşayan bir ilişki. Ama öyle duygu seli cümleleri, melankolik bir hava ve ruhsal betimler yok. Olabildiğince sade bir anlatım var, neyse o.
Ben kitapta bu aşk öyküsünden ziyade Glahn'ın ne yapacağını bilemediginde yaşadığı bocalamaları ve doğa olan ilişkisini okumayı sevdim. Pan kelimesi Yunan mitolojisinde kır ve çobanların tanrısı anlamına geliyormuş zaten. İsabetli bir isim.
Önsözde Behçet Necatigil tarafından hazırlanmış Hamsun'un zorlu hayatının özeti var. Çeviri de ona ait. Bence tanışılması gereken bir yazar. Bir sonraki hedefim Benoli ve Rose ikilemesi olacak inşallah. Ama Knut Hamsun okumak isterseniz önce Açlık'ı okuyun, hatta kesin okuyun.