"Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım." Böyle başlıyor Patasana'nın ilk tableti. Patasana, Hitit uygarlığında saray başyazmanlığı yapan baş karakter. Patasana'nın yazdığı tabletler için bölgede bulunan arkeoloji ekibi çalışmalarına devam ederken 3 cinayet işlenir. Ama bu cinayetler sıradan cinayetler değildir. Ben her ne kadar cinayeti kimin işlediğini tahmin etsemde, yazar öyle bir işlemiş ki böyle birinin yaşadığını hatta bu arkeolojik kazıların gerçek olduğunu bile düşündüm. Ama kitabın benim için önemi bambaşka. Ben de Patasana'nın hatta yazarın da doğup büyüdüğü bu topraklarda doğdum, en güzel bazen en kötü günleri burada yaşadım. Şu sıralar memleket özlemi çekerken kitapta geçen yerler, adı geçen yemekler, aşina olduğum isimler bana hep Gaziantep'i hatırlatır oldu. O yüzdendir ki bu kitap benim için sadece bir polisiye kitabı değil. Bu coğrafyada yaşayan uygarlıklar, Ermeni sorunu, Kürt sorunu ince ince işlenmiş. Asırlar, yıllar geçmesine rağmen değişmeyen tek şey insanoğlu. İnsanoğlunun hırsı uğruna yapılan savaşlar, katliamlar... Keşke insan bu kadar hırslı olmasaydı ve hırsıyla dünyayı ve insanlığı kirletmeseydi. Ayfer Tunç'un Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura kitabında da bahsettiği gibi, "Habil'le Kabil'den beri insanlar birbirlerini ve kendilerini kandırıyorlar. Kötülük insanın kendini Tanrı'ya beğendirmek istemesiyle başladı, beni beğen Tanrım, kardeşimi değil, beni beğen."
Teknolojinin, sanayinin geliştiği şu 21. yüzyılda(6 Şubat 2022) bile insanlar hırsları ve emelleri uğruna binlerce insanın sebebi oldular. Bu katliam değil de nedir?