Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi

Zeki Tez

Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi Gönderileri

Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi kitaplarını, Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi sözleri ve alıntılarını, Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi yazarlarını, Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Söylenceye göre, okları hiç şaşmayan, uzun saçlı, "Amazon" (< Yun. "a + mazon": "memesiz") adı verilen acımasız kadın savaşçılar, erkek çocuk doğurduklarında onu ya babalarının yanına yolluyor ya da öldürüyor, kız çocuk dünyaya getirmeleri halinde ise yüksek tabakadansa kalkan taşıyabilsin diye sol göğsünü, alt tabakadansa ok atabilsin diye sağ göğsünü kızgın demirle dağlıyorlardı." Amazonlarin günümüzden 3000 yıl kadar önce Ege'den Karadeniz'e ve Anadolu'nun içlerine kadar uzanan bölgede, erkek egemenliğine karşi savaşan kadınlar olduğu söylenir. Bunların vatanının Karadeniz Bölgesi'nde Çarşamba ile Ünye arasında yer alan Thermodon (Terme Çayı) yöresi olduğu kabul edilmektedir.
Ok sözcüğünün Yunanca'daki karşılığı "tokson" olup bugün zehir anlamında kullandığımız "toksin" ve "toksik" gibi sözcükler, buradan kaynaklanmaktadır.
Reklam
Havai fişeklerin kıvılcımlarının rengi, genelde içerdiği metal oksit bileşimlerine bağlı olmakla birlikte, oluşan alev sıcaklığı ile de ilintili olup "kara cisim işıması" ilkesine uyar. Buna göre renk, kırmızıdan (500 °C) kırmızı-turuncuya (510-1150 °C), turuncuya (1150-2250 °C) ve nihayet beyaza (2250 °C'un üzeri) dek değişir."
Sayfa 97
Barut patlamasının göz kamaştırıcı alevli görünümü, ölümden sonra yeniden dirilişin bir simgesi olarak kabul edilmekte ve bu anlamda yılbaşı havai fişek gösterilerinin kökeni de buna da yanmaktadır. Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832), Italya gezisi sırasında 22 Mart 1788'de Roma'da Hz. İsa'nın (ölm. --33) Yeniden Doğuşu'nun kutlama gününde çok fazla havai fişek patlatıldığını anlatır.
Moğol Zekası
...Avrupa'yı istilaya gelen Moğollar, böylesi ateş saçan bir uçurtma dan 9 Nisan 1241'de Silezya'da Liegnitz yakınındaki Wahlstatt Savaşı'nda Polonyalı ve Almanlardan oluşan orduya karşı da yararlanmışlardır. Bu uçurtmanın üzeri ürkütücü resimlerle kaplanmış olmalıydı ve uzun bir sopanın üzerinde taşınıyordu. Savaşın önemli bir anında uçurtma kuvvetlice sarsılıyor ve Polonya ordusu üzerine, son derece kötü kokulu duman ve sis boşalıyordu. Alacakaranlıkta bu fiziksel olayı bilmeyen Hıristiyanlar, sıcak hava ile uçan ve ateş saçan nesnenin bir uçurtma olduğunu görmemişlerse de, sayıca kalabalık Asyalı atlıların korkunç nafta gullelerini, bilinmez güçlerin yönettiğine inanmış, şeytani bir sihir sanatıyla karşı karşıya kaldıkları düşüncesiyle selameti oradan kaçmada bulmuş ve Orta Avrupa, korkulan düşmanın istilasına açık hale gelmişse de o sırada Ogeday Han'ın ölümü üzerine Moğollar zafer sonrası geri çekilmişlerdir.
Sıcak hava uçurtmaları ("rüzgâr hortumu / rüzgâr torbası"), ateş yakılarak oluşturulan sıcak havanın, içi boş uçurtma gövdesine doldurulmasıyla havada uçurulur. IO 53'te Partlarla Romali General Marcus Licinius Crassus'un (10 112-53) emrindeki yedi lejyonun (gönüllü kıtalar) atlı savaşçıları arasında Karrhai kenti (Urfa'nın 40 km güneydoğusunda, Eski Harran diye de bilinen Altınbaşak Köyü) yakınında cereyan eden bir savaşta Partlar, ok atışlarının hız ve açısını üzere rüzgârın hızını ve yönünú belirlemek amacıyla, olasılıkla Çinlilerden öğrendikleri, ipekten dokunmuş ve ejder biçimli rüzgâr hortumlu uçurtmalar kullanıyorlardı. Taktik gereği kaçan Partlar, atlarını ansızın geri döndürerek Roma birliklerini öldürücü ok atışı yağmuruna tutmuşlar, bu beklenmedik saldırı Romalıların dağılmasına yol açmış, 40 bin kişilik Roma ordusundan 30 bini öldürülmüş, Crassus'un kellesi Part kralının ayakları dibine atılmış ve sonuç olarak Roma'nın doğuya yayılması durdurulmuştur."
Sayfa 75
Reklam
Needham, tüfek ya da top denebilecek bir silahın 1280 yılı dolayında bulunduğunu belirtir.
Sayfa 73
Birinci Dünya Savaşı (1914-1918), tüfek, makineli tüfek, tank ve denizaltı gibi silahların seri üretimi konusunda belirleyici karar vermede ilk tartışmayı yaratmıştır. Patlayıcıların ve zehirli gazların büyük miktarlarda üretimi konusunda ise kimya sanayisi zorlanmıştır. Bu savaş kimi zaman "kimyacıların savaşı" diye de nitelenir. Oysa Ikinci Dünya Savaşı (1939-1945) "fizikçilerin savaşı" olmuştur. Bunda radar sistemleri ve nükleer silahlar gibi yeni düzenekler, fizik bilgilerinin uygulanmasına dayanıyordu. Günümüzde varılan nokta ise "Yıldız Savaşları" olmuştur.
Sayfa 71
Bombardıman uçağının, tankın ve zehirli gazların gelişmesini destekleyen Birinci Dünya Savaşı, bilimin savaşta ne yapabilecegini acı bir şekilde göstermiştir. Ikinci Dünya Savaşı'nda bu konuda varılan nokta ise atom bombasıydı. "Atom bombası" düşüncesinden üretim ve gerçekleştirilmesine dek harcanan para, bilim için tüm insanlık tarihi boyunca harcanmış olandan daha fazla tutuyordu.
Sayfa 71
Birinci Dünya Savaşı'nın gürültüyle çıkagelmesi kimyasal madde konusunda Amerika'daki Alman malı patlayıcı stoklarını çabucak eritti. Müttefikler yüksek güçlü patlayıcılara olan gereksinimlerinde ısrarlıydılar. Ingiliz ordusunun patlayıcı stoku azalmişti ve İngiltere bunu karşılayamıyordu. Fransa'da ise kömür yoktu ve her iki ülke de Amerika'nın eline bakıyordu. Çelik sanayisi imdada yetişti. Kömür katram ürünleri elde etmek üzere pek çok tesis kuruldu. Her çeşit fabrikada geçici olarak benzen den fenol üretimi gerçekleştirildi. Benzen, fenol, pikrik asit, tolu en ve toluen üzerinden de trinitrotoluen (TNT) üretimi arttı.
Sayfa 71
Reklam
Nobel'in patlayıcılar dışında elektrokimya, optik ve biyoloji konularına da ilgisi vardı. Çeşitli ülkelerde 355 patent sahibi idi ve yalnızca patlayıcı üretimi, onu multimilyoner yaptı.
Altı çocuklu Nobel ailesinde baba Immanuel Nobel (1801 1872), Amerikan petrolünü Finlandiya'ya, Balkanlar ve Anadolu'daki ceviz ağaçlarını da tüfek dipçiği yapılması için Rusya'ya satan uluslararası bir işadamı idi. Nobel ailesi, Azerbaycan petrolleri ile yakın ilişki içinde olmuşlardır. Rus ordusuna tüfek dipçiği yapmak için ceviz ağaçları aramak üzere 1873 yılında Bakü'ye gelen Nobel Kardeşler, "neft"in topraktan ilkel yöntemler le çıkarıldığına tanık olmuşlar ve buraya gelişlerindeki asıl amacı bir yana bırakarak petrol işine girmişlerdir. Alfred Nobel, çok iyi kimya bilgisine sahipti ve yetkin bir dilci idi. Kırım Savaşı (1854-1856) sırasında babasının kurduğu firma için savaş mal zemeleri sağlamakla uğraştı.
Anorganik bir tuz olan güherçile, mor bir alev vererek yanar. Eski zamanlarda barut yapımcıları güherçileyi tadarak test ederlerdi. Buna göre “tuzlu ve acı barut iyi değildir, yalnızca dili ısırırsa ve biraz tatlı hissi verirse o barut iyidir". Kükürdü test etme yöntemi daha basitti. Avuca alınan bir parça kükürt kulağa yaklaştırılırdı. Hafif bir hışırdama sesi duyuluyorsa, kükürdün uygun olduğuna karar verilirdi. Buna göre kükürtün ısıyı iletimi çok zayıftır, avuçta ısınınca farklı kısımları farklı sıcaklığa ulaşır, kükürdün içindeki gerilmeler artar ve kırılgan olduğundan hafif hışırtılar çı kararak küçük parçalara ayrılır. Saf olmayan kükürdün ısıl iletkenliği daha yüksektir ve bu yüzden daha dayanıklıdır. "Kulak yoluyla kimyasal analiz"in bilimsel temelleri işte böyledir!"
Sayfa 61
Haçlı Seferleri'ne katılmak üzere evinden ayrılan bir askerin, kansına bekåret kemeri bağladığı ve kilitledikten sonra anahtarını kendi boynuna asarak sefere çıktığı söylenir. Bununla ilgili olarak Bellifortis'te, Floransa'lı kadınların giydiği "sağlam demir külot"un çizimi de yer almaktadır.
30 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.