Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi

Zeki Tez

Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi Gönderileri

Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi kitaplarını, Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi sözleri ve alıntılarını, Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi yazarlarını, Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
256 syf.
9/10 puan verdi
Savaşlar ve onların vazgeçilmez parçası olan silahlar, insanlık tarihinin görmezden gelinemeyecek bir tarafını temsil ederler. İnsanlar topluluklar halinde yaşamaya başladığından beri, savaşmak için bir sebep bulmuş ve savaşmışlardır. Bu bazen küçük ölçekli bazen ise büyük ölçekli olmuştur. Bu eser ise, bu kısımlar ile ilgili yüzeysel bilgiler
Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi
Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel TarihiZeki Tez · Doruk Yayınları · 201010 okunma
Dünya savaş tarihinin verilerine göre 18. yüzyılda yapılan 68 savaşta 4 milyon ölü (toplam nüfusun % 0,5'i); 19. yüzyılda 205 savaş ve 8 milyon ölü; 20. yüzyılda 275 savaş ve 115 milyon ölü (toplam nüfusun % 4,6'sı) bulunmaktadır.
Sayfa 237
Reklam
Araplar, başlangıçta Bizanslıların ve Iranlıların savaş "sanatını" henüz bilmiyorlardı. Arapların savaş teknikleri bir özellik taşımıyordu ve çok basit silahlara sahiptiler. Savaşta binek hayvanı olarak, koşmak üzere yetiştirilmiş Kuzey Afrika hecin develerini ya da atları kullanıyor, kimi zaman yaya olarak savaşa gidiyor, düşmana karşı anî saldırı ve yıldırım manevraları ve vur-kaç tekniği uyguluyorlardı. Savaş alanında ayrı ayrı kabileler halinde savaşıyor ve ilk saldırı sırasında kargi ve mızrak, ardından da pala kullanıyorlardı. Arap savaşçıların silahı, birkaç temel parçadan ibaretti. Kalkan olarak deri ya da ahşaptan ibaret bir malzeme kullanıyorlardı. Ancak deri kalkanın koruması güçlü değildi ve çoğu kez de demirden yapılı miğfer, ayrıca zincirli gömlek ve göğüs zırhı da kullanıyorlardı.
Sayfa 211
Savaş gibi savaş
Akka kuşatması sırasında, iki tarafın askerleri arasında yaşanan böyle garip barış ilişkisi şu sözlerle yansıtılmıştır: "Hiç durmadan karşılıklı saldırıldığından, sonunda Hıristiyanlarla Müslümanlar birbirlerine yaklaşmışlar, birbirlerini tanımışlar ve aralarında görüşmeye başlamışlardı, yorgunluk çöktüğünde silahlar bırakılıyor ve bir araya geliniyordu; şarkılar söyleniyor, dans ediliyor, eğleniliyordu; kısacası, hemen ardından çarpışmalar yeniden başlayıncaya kadar iki taraf dost oluyordu"."
Sayfa 209
At üstünde giderken ok atma tekniği Türkler tarafından geliştirilmiş, onlardan da İranlılara ve Araplara geçmiştir.
Müslümanlara göre dünya, Müslüman inancının ve hukukunun hüküm sürdüğü "Dar el-Islâm" (Islâm Ülkesi) ve bunlann var olmadığı "Dar el-Harb" (Cihat Ülkesi) olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Müslüman yazarlarının çoğuna göre, önce Bizans ve ardından Avrupa Hıristiyan dünyası, başlıca "Dar el-Harb" bölgesiydi.
Sayfa 206
Reklam
20. yüzyıl bir barış yüzyılı olmamıştır. Birinci Dünya Savaşı'nda 10 milyon kişi (sivil nüfusun % 5'i) ölmüş, İkinci Dünya Savaşı'nda ölü sayısı 65 milyona (sivil nüfusun % 55'i) ulaşmıştır. Bu oran, Vietnam Savaşı'nda % 90'ı bulmuştur.
Sayfa 203
Almanların geliştirdiği daha güçlü etkenler olan "Sarin (GB)" ve "Soman (GD)" ile kimyasal savaş silahları olağandışı öldürücü bo yutlar kazandı. 1940 yılında Almanlar tarafından arsenik içerikli savaş gazı olan "Lewisite" geliştirildi. Renksiz ve kokusuz sinir gazları kategorisindeki bu yeni kimyasallar grubunun kimileri sı vi aerosoller halinde etkirler. 1950'lerden sonra ABD'de "V" ko du ile bilinen ve "G" kodlu Alman ürünlerinden çok daha etkin ve tehlikeli maddeler bulundu. Yağlı ve kolay uçmayan bu mad deler, serpildikleri bölgede uzun süre etkin kalabilen dayanıklı sıvılardır. 1968'de Utah, Salt Lake City yakınlarındaki deneme bölgesine "VX" serpen uçakta, bir vana bozuldu ve kapanamadı. Hafif meltemle taşınan "VX" bulutu kent yakınlarındaki bir vadi de otlayan 6300 koyunu silip süpürdü. "Sarin", "Tabun"dan 10 138 kez daha güçlü; kafur gibi kokan bir gaz olan "Soman", "Sa rin"den 3 kez daha güçlü, "V" gazları, "Sarin"den yaklaşık 10 kez daha güçlü; "Botolinum" ise bilinen en güçlü zehir olup "VX"ten 15 bin kez, "Sarin"den ise 100 bin kez daha zehirlidir.
Sayfa 202
Italyanlar 1936'da Etiyopya'yı işgalde. Makale bölgesindeki Habeş ordusunu havadan 700 ton hardal gazıyla bombalayıp bozguna uğrattılar. Japonlar da Çinlilere karşi yaptıkları savaşta gaz dolu mermiler kullandılar.
Sayfa 201
Almanların klor gazı ile en büyük saldınsı, 1915 sonbaharında Champagne'da oldu ve 24 bin çelik şişeden yayılan klor gazı 20 km genişliğinde bir alanı kapladı. Almanlar 1915 Aralık ayında aynı cephede fosgen gazı, 12 Temmuz 1917'de ise "Yeşilhaç savaş gazı" diye adlandırdıkları hardal gazı ("Iperit") kullandılar ve bu gaz için gaz maskesi kullanmak da bir korunma sağlamıyordu.' Birinci Dünya Savaşı'nda kimyasal silahlarla olan ölümlerin % 80'inden fazlasının sorumlusu fosgen (diklor karbonik asit / karbonoksiklorür, COCI) adlı bileşik olmuştur.
Sayfa 200
Reklam
Biyolojik silah kullanımı Yunan Roma dönemine dek geri uzanır. O dönemlerde hastalık yaymak için düşman saflarındaki su kuyularına, ölen hastaların cesetlerinin atıldığı bilinmektedir.
Sayfa 197
Ateşli silahları Çinliler bulmuş, ama Avrupalılar geliştirip yetkinleştirmişlerdir. Avrupalılar ateşli silahlarla 13. yüzyılda tanışmış, ateşli silahların yayılmasında Avrupalılar dışında Osmanlıların ve Japonların da önemli rolleri olmuştur. Barutu ve ateşli silahları Avrupa'ya tanıtanların, 1240 yılı dolayında Cengiz Han'ın ardılı olarak Avrupa'yı istilaya gelen Moğollar olduğu söylenebilir.
Topun Batı'da kullanıldığı ilk savaşın 1346'da Crécy-en-Pontien'de olduğu ve İngilizler tarafından Fransızlara karşı kullanıldığı kaydedilmektedir. Ancak bu konuda en hayranlık uyandıranı , 1453'te Türklerin Konstantinopolis'i fethi sırasında kullandıkları toplardır.
Vaktiyle Bir Hulagü Yaşadı
Moğol Hanı Hulagu, 1253 yılında, günümüz molotof kokteyli benzeri yanar nafta şişelerini mancınıkla fırlatmada usta olan özel birliği ile Bağdat'ı bu silahlarla ateşe vermiştir.
Kristof Kolomb (Christopher Columbus) (1451-1506), söylencesel Amazonlar'ın Karayiplerde yaşadığını söylemişti. Kaşif Francisco de Orellana (1511-1546) "altın ülkesi" "Eldorado"yu ararken, bu kadın savaşçıların bir nehir vadisinde yaşadıklarını duydu ve 1542 yılın da bu nehre, onların adını ("Amazon") verdi.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.