Pazar Güneşi
Cemil KavukçuEn Yeni Pazar Güneşi Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Pazar Güneşi sözleri ve alıntılarını, en yeni Pazar Güneşi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Babam yıllar önce ölümde bulmuş çözümü.
Ablamsa varsıllığı ile övünen, gezgin bir kuyumcuya döndürdüğü bedeniyle tam bir hortlak!
Ağabeyim, kafasının içi bilgisayara dönmüş bir borsa kurdu, boş zamanlarında yalnızca geğirmesini beceriyor. Geçmişle bağları kopuk, bugün ve yarını yaşayan, düşlerini rakılarla yıkayan ve artık benim için var ol mayan biri.
Bir zamanlar ablam, ağabeyim, annem ve babamla yaşadığım bu dünyada tek. başınayım artık.
Issız çayırlardayız. Tarialar çamur deryası. Sağda solda, gemici fenerlerini yakıp paldır küldür düşecek bıldırcınları bekleyen silahsız avcılar, sabır neferleri.
Bıldırcın yağmurları başladı ya, artık yeşilin tadı olmaz.
- Çay soğumuş be, koca-karı öpmüş gibi oldum.
Sonra sonra geceyi tanıyıp bağırlarına basanlar olmuş.
Kimler mi?
Sokak bekçileri, gece vardiyalarının uykusuz işçileri, tel boyu nöbetlerinde bir kendisi on kendisiyle konuşan erler, sınav kuşu öğrenciler, göz gözü görmez bir denizde dalgalarla boğuşan gemiciler, direksiyon simitlerine yapışarak gecenin üstüne üstüne giden uzun yol sürücüleri, bomboş sokaklardan gölge gibi süzülen soluksuz hırsızlar, boyaları geceye karışan fahişeler...
Sonra da sivri akıllının biri çıkıp "Geceler gariplerindir," demiş. Tutulmuş. Bu iş gariplere sorulmamış, ama onlar ne yapsın; boyun kırıp kabullenmişler bu armağanı.
O kule var ya, alandaki kocaman taş kule... onun üstünde o saatler var ya, dört tane hani, hepsi aynı zamanı gösteriyo. Bi gün bozucam onları abi, hem de kötü bozucam.
Bak, üç kahve ikisi orta, biri sade, bi çay, bi de soda; şaşırma haa!
Sarı koş... Sarı çabuk... Sarı çay söyle...
Sarı... Sarı sapsarı.
Sarıı , bu paketleri eve götür, hemen ama... bak daha burdasın; fırla! Hem sor bakalım yengene, başka bi şey lazımmıymış...
Sarıı, lan nereye takıldın yine, git bana cigara al, bak yere tükürdüm, kurumadan gelme de kırayım bacaklarını...
Lan Sarı, kaynak çubuğu getir, çekici ver, bicon anahtarlarını kap da gel, yıldızları getir, şunları hurdalığa at, koş çay söyle...
Annem bu altın dişli patronlara temizliğe gider de, yengeye o söylemiş. Yenge de patrona fısıldamış. Gelsin, demiş o da, sağa sola koşacak bi çocuk lazımdı zaten...
Adım yok benim. Sarı! Bildim bileli böyle.