Uzun zamandır beni kendine böylesine bağlayan bir kitap okuyamamıştım. Fernando pessoa... her değerli şair,yazar gibi öldükten sonra değeri anlaşılan, yalnız bir adam. Kendini parçalara bölüp çoğaltan her parçaya ayri anlam yükleyen yine de kendini bir türlü anlaşılır hissedemeyen portekizli şair. Kendi olmak kendini bulmak üzerine bir yolculuğu var tıpkı nietzche gibi ancak nietzcheyi ondan ayıran üst insan kavramı.Pessoa'ya göre üst insan olmak bir hedef olamaz. Nietzchenin Zerdüşt'ü, pessoa'nın heteronimleri para,şan şöhrete deger vermeden özgürlesmenin mümkün olduğunu savunurlar. Her ne kadar okurken de tıpkı onu bilenler gibi deli olduğunu düşünebilirsiniz lakin o sadece kendi analizini yapıp savrulduğu boşlukta yaşamaya çalışan deliremeyecek kadar mantığı yuksek biri. Kendini bir başkasını sevemeyecek kadar çok seven yalnız bir adam.
_
Bu iki kitapta pessoayı önce bir başkasından sonra da kendinden dinleyerek onunla ilgili zihnimde oluşan çerçeve merakimi arttırdı, geride bütün kitaplarını okuma isteği uyandırdı. Kendi iç sesim kağıda dökülmüş sanki. Bir başkası zihnimi okumuscasına kendimi satırlarda hissettim diyebilirim. Çevirinin muntazam olduğunu da söylemeden geçemem. En sevdiğim bölüm "olgunluk" kısmıydı. Mektuplar,günlükler ve heteronimlerin pessodan anlatıldığı bu kitabın okunmasını mutlaka tavsiye ederim....