Bu eser hakkında inceleme yazmak, onu tam anlamına yakın olarak anlatmak neredeyse imkansıza yakın diyebilirim.
Eserde Pi adında babası tarafından dini anlamda özgür bırakılmış ama büyük dinlerin öğretilerini nispeten almış bir çocuktur. Bir gemi kazası sonrası birkaç hayvanla birlikte baş başa kalır ve en son kaplan onun yanında hayatta kalan yol arkadaşı olur.
Eseri yalın şekilde okuduğunuzda elbette anlamsız bir hikaye gibi gelecektir ancak betimlemeler üzerinden yola çıkarsak eseri ancak anlayabiliyoruz; şöyle ki: Pi İnsanı, kaplan ise nefsi, iç güdüyü, egoyu simgeler. Ve Pi yolculuk boyunca onunla mücadele halindedir...
“Onu evcilleştiremezsiniz ama eğitebilirsiniz” filmin can alan sözü; Kutsal dinlere baktığımızda ve büyük nüfusa sahip dinlerin ortak olan tek noktası belkide insanın içindeki kime göre kötülük, kimine göre nefis dediği şey ile mücadelesi değil midir. İşte eserde de Kaplan betimlemesi altında bir gencin nefsi ile olan ilişkisi ele alınmış ve filmin sonunda Kaplanın ormanın içinde kayboluşunu izleyen Pi'de o meşhur düşünce oluşuyor; “Onu evcilleştiremezsiniz ama eğitebilirsiniz”... Evet içimizdeki nefis yada ego yada kötülük; adı her ne olursa olsun o hiçbir dinde asla evcilleştirilemez, sadece kısa bir süreliğine eğitebilirsiniz. Ama o yine bir fırsatını bulduğunda kendi doğasına yönelmesi kaçınılmaz sondur. Gerçekten harika mesajlar veren güzle bir eser...
