“Schindler’in Listesi’ni izlemiş miydin?”
“Evet.”
“Hani orada kırmızı paltolu bir kız çocuğu vardı ya, tüm film siyah beyazdı ama bir tek o kız renkliydi. Sen de öylesin işte benim için. “
Eserin teması, insan ilişkilerinin karmaşıklığı, seçimlerin ve kararların sonuçları üzerine derinlemesine bir düşünce zemini sunuyor. Yazar, hayatın akışını sorguluyor. Duygusal katmanları, okuyucuyu hikayenin içine hapsediyor. "Piyon," adeta bir satranç tahtasının üzerine yerleştirilmiş farklı hayat hikayelerinin ve kaderlerinin anlatıldığı bir eser.
Aynı zamanda insan doğasının, ilişkilerin ve kişisel büyümenin karmaşıklığını derinlemesine anlamak isteyenler için bir rehber niteliği taşıyor bu eser. Yazar, hayatın kurallarını sorgularken aynı zamanda karakterlerin aralarındaki bağları, çatışmaları ve işbirliklerini ustaca işliyor. Kitap, farklı perspektiflerin bir araya gelmesiyle büyük bir resim oluşturan bir mozaik gibi okuyucunun önüne seriliyor.
Yazarın benzersiz anlatım tarzı, bu eseri gerçekten çok özgün kılıyor. Eserin içerisinde "tevazu, kibirli insan için "mütevazıyım" demektir. Mütevazı adam için ise "ben de kibir sahibiyim" demektir" gibi harika ve aklıma yerleşmesi için birkaç kez tekrarlayıp okuduğum satırlara sahip bu eserin her zihin yapısına hitap etmediği bir gerçek. Cemre Demirel gibi sivri ve keskin tespitlerde bulunan verdiği mesajı satır aralarında değil de direkt söyleyen insanlar maalesef bizim gibi toplumlarda pek sevilmezler. 'Piyon,' bu güçlü öğeleri bir araya getirerek her zihin yapısına hitap etmese de, düşündürücü ve etkileyici bir eser sunuyor."
PiyonCemre Demirel · Okuyan Us Yayınları · 2013345 okunma
İnsanlar kendilerini çıplak hissetmemek adına daima kendilerini bir şeye ait olmak zorunda hissederler. Bu güdü yüzünden öyle saçma şeylerin fanatikliğini yaparlar ki, savundukları değerin aslında ne kadar anlamsız olduğunu fark edemezler bile.
Tüm insanları sevmek zorunda değiliz fakat birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız.Eğer parça parça bölünüp, sürekli aynı insanlara para kazandıran özgür görünümlü köleler haline gelmek istemiyorsak, bir arada yaşamayı öğrenmeliyiz.
Başkalarının eksikliğinden beslenir insan. Bu sayede kendi üstünlüklerini görebilir, başkalarının eksikliklerine işaret ederek kendi noksanlıklarını da unutturur böylece.