Cahil ve acımasız bir insan kötüyse boylelerinden meydana gelmiş bir toplum nasıl iyi olabilir? Böyleleri bir araya gelip kalabalığı meydana getirdiklerinde daha acımasız ve vahşi olmazlar mı?
Madem ki hem Pythagorasçılık hem de Platonun felsefesi intihar etmeyi yasaklıyor ve bu iki felsefe de "tanrının emaneti üzerinde insanın hakkı yoktur" diyordu, şu halde ölüm kendisine gelene kadar ölmeyi aklından çıkarmalıydı.
Kendi sebep olduğumuz bir heyecanın izlerini bir yüzde takip etmek hüzünle karışık bir kıvanç verir bize. Bu güzel bir yüzse iki defa şiddetlidir bu hisler.
Zira onlar varlığın neyden meydana geldiğini açıklamak için büyük bir çabaya girmiş fakat niçin meydana geldiğini hiç sormamış ve bu meselelerin meselesi hakkında herhangi bir şey söylememişlerdi. Halbuki onun bilmek istediği şey buydu. "Niçin?"
Kız çocuğu ilk aşkını bulur babasında. Baba ise sevdiği kadından bir şeyler katarak meydana getirdiği sevgiliyi. Yani kız çocuğunda iki sevgili buluşmuştur. Tabi bunlar karısını seven bir erkek için geçerlidir.
Aristoteles, kadın için "Doğanın yanlışı" diyecekti. Hâlbuki doğanın bir yanlışı varsa o mutlaka erkektir. Zira odur doğanın sırlarını inceleyen ve ona meydan okuyan... Kadın ise doğanın kendisidir.
Düşünmek elinde olsa düşünmemek de elinde olurdu. Fakat derin düşünceler biz istediğimiz için bize gelmezler, onlar fikirleri seven insanlara istedikleri zaman gelirler. Düşünceler kendilerini seven insanların, sevgilerinin kıymetini bilirler ve onları bir an olsun yalnız bırakmak istemezler. Bu yüzden düşünmemek de imkânsızdır.
"Atina'da güzel bir kız vardı Harmonia. Adı Diotima idi. Ona duyduğum şeyi Aşk sanıyordum. Esasen bu bir bedene duyulan ilgiydi. Sonra Sokrates'i tanıdım ve ona duyduğum şeyi Aşk sandım. Çünkü daha şiddetliydi çünkü bir bedeni değil bir ruhu seviyordum. Fakat Sokrates'i o kadar çok sevdim ki, aşkın kendisi yani en güzel olan yani sevilmeyi en çok hak eden, bir şimşek ziyasıyla beni çarptı ve 'Platon benden başkası sadece hayal !' dedi. O günden beri ben aşka aşığım."
Kötüler, iyi birini cezalandırdığında aslında kendilerini cezalandırmış olurlardı.
' Beni bırakmaz da cezalandırırsanız siz mahkum olur ve hükmü de kendinize vermiş olursunuz '
“Felsefe ile halktan uzaklaşıyor, diğer insanları anlayamayacak ve onlarla yaşayamayacak bir hale geliyoruz. Onların sözleri ve davranışları bizi, bizimkiler de onları rahatsız ediyor.
İnsan olmaktan daha yüce bir varoluşa doğru yükselmeye çalışırken belki de yalnızca insanlıktan çıkıyoruz.”