Politik Ekoloji Sözleri ve Alıntıları
Politik Ekoloji sözleri ve alıntılarını, Politik Ekoloji kitap alıntılarını, Politik Ekoloji en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Çevrenin Devlet Tarafından Yönetimi
Çevrenin insanlar tarafından yanlış kullanımı yeni bir olgu değildir. Örneğin, bundan yaklaşık 4200 yıl önce dünyada ilk defa tarımsal üretimdeki fazlalık Sümer kentlerinin sakinleri tarafından terk edilmesi, sulama yapılan toprakların haddinden fazla tuz ve su tutmasıyla, nihayetinde de iklim değişikliği nedeniyle çölleşmesiyle ilgiliydi. Platon'un Attica kentinin tepelerindeki ormanların hayvanların aşırı otlatılması sonucu toprağın erozyona uğramasından ve yakacak için ağaç kesimi nedeniyle yok edilmesinden şikâyet ettiği kayıtlara geçmiştir. Hayvancılık faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkabilecek mahsul kıtlığına ve toprak erozyonuna karşı yapılan uyarılara M.S. 1.
yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde bile rastlanmaktadır.
Sayfa 15 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Hava Kirliliği
Hava kirliliğiyle başa çıkarken elde edilen bazı başarılar günümüzde yeni sorunlara neden olmuştur. Örneğin, yereldeki hava kirliliğini azaltmak İçin uzun bacaların kullanılması asit yağmuru gibi bölgesel sorunları daha da azdırmıştır. Hava kirliliği daha yüksek seviyelere çıktıkça daha geniş alanlara yayılmaktadır. Bir zamanlar Pittsburgh’da görülen dumanlar artık Labrador’da asit yağmuruna dönüşmüştür. Bir zamanlar Londra sakinlerinin kirli hava kütlesi diye lanetledikleri sis, şimdilerde İskandinavya’daki ağaçların yapraklarını yakmaktadır.
Sayfa 49 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Çevreciliğin Kökenleri
Bu kitapta "çevrecilik" kavramı, tıpkı akut bakım tıbbı gibi krizlerle sadece ortaya çıktıkları zaman ilgilenip altında yatan sistematik nedenlerle ilgilenmeyen bir yaklaşımı işaret edecek
şekilde kullanılacaktır; bu haliyle çevrecilik önleyici olmak yerine tepkiseldir. Ayrıca yeni bir toplum türünde insanlar ile
doğa arasında yaratıcı
Sayfa 19 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Tarım Endüstrisi
Tarım endüstrisini de unutmayalım. Bu endüstride yer alan gıda perakendeciliği, tohum ve gübre sektörleri (Monsanto, Syngenta ve Yara gibi şirketler dahil olmak üzere) gibi olağan şüpheliler, “iklim koşullarından etkilenmeyen tarım” teknolojisinin reklamını yapmaktadırlar. Kulağa hoş gelen bu tabir aslında istediğiniz her anlama bürünebilir: genetik yapısı değiştirilmiş tohumlar, yoğunlaştırılmış tek türe dayalı tarım ve sentetik gübre üretimi. Özellikle sentetik gübrelerin üretilmesi başta nitröz oksit olmak üzere devasa bir sera gazları salınımı gerçekleştirdiği gibi ABD’de hidrolik kırılmayla üretilen doğal gazların da önde gelen bir tüketicisidir.
Sayfa 145 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Dünyamızı çölleştiren, bereketli topraklarımızı betonlaştıran, suyu ve havayı zehirleyen ve iklimde ve atmosferde ciddi değişimlere yol açan piyasa dediğimiz frenleri patlamış aracın
hüküm sürdüğü bu dönemde yaşadığımız toplumun özü hakkında bazı temel soruları sormamız artık bir zorunluluktur.
Bu kitap bir yandan ekolojik krizi bir yandan da modern toplumun mağduriyetini ele almaya çalışmaktadır. Toplum üzerindeki baskıyı, bu baskının yapısallığını, iktidarın hiyerarşi ve sınıf üzerinden geliştiğini, açgözlülüğün bir bağımlılık olduğunu artık göz ardı etmemiz mümkün değildir ve yaşadığımız toplumsal ve ekolojik krizin altında yatan temel nedenler de bahsi geçen bu etkenlerdir.
2015 Temmuz'unda yaşanan olaylar bu krizin tipik bir örneğidir. Avrupa Birliği'ni (Eurozone) kontrol eden acımasız sermaye grupları ve iktidar elitleri 10-12 Temmuz günlerine denk
gelen hafta sonunda Yunanistan'ı sıkıştırırken olabilecek en saldırgan tavırlarını sergilemekteydi. Neoliberalizm sahip olduğu
gücü nadiren bu kadar çıplak biçimde gösterme ihtiyacı duymuştur. Ulusal egemenliğin artık geçmişte kalan bir savunma
hattı olduğunu gösterecek şekilde, oldukça acımasız olan ekonomik ve siyasi şartları tek taraflı olarak bir ülkeye dayattı. Bu
neoliberal şok doktrini gösterisi, aslında uluslararası finans kapitalizminin çizgiyi aşmamaları konusunda Avrupalı diğer ülkelere ve siyasi partilere yaptığı bir uyarıydı da.
Statüko dışında yeni ve değişik senaryoları tahayyül etmekten kaçınamayız.
BAŞKA BİR DÜNYA KESİNLİKLE MÜMKÜNDÜR.
Sayfa 160 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Protestonun Ötesine ve Toplulukları İnşa Etmeye Doğru
Kökten bir toplumsal değişim gücü olmak için özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika'da entelektüel ve politik olarak gelişmek zorundayız; sokak gösterileri, gece nöbetleri, aktivist eğitim
kampları, kitap ya da dergi yayımlamak, sosyal medya stratejileri üretmek ve seminerlere ya da kitap fuarlarına katılmak gibi havanda su dövmekten başka bir işe yaramayan rutinlerin dışına çıkmak zorundayız. Bazen çevrecilerin bile kahramanca bir görüntü sergilediği görülmektedir, ama asıl soru halen cevaplanmayı beklemektedir:
Protestoların ötesinde nasıl bir stratejiye ihtiyacımız bulunmaktadır?
Gençlerin sokak gösterilerinde
başvurdukları çeşitli manevraların ya da kullanılan akılda kalıcı ve şaşırtıcı pankartların polis ve diğer kolluk güçlerini afallattığı
bilinen bir gerçektir. Özellikle geniş ölçekli olduğunda, doğrudan eylemin devletlerden ve şirketlerden taviz koparmada işe
yaradığını da biliyoruz.
Bu taktiklerin sahip olduğumuz gücü fark etmemizi sağladığı da doğrudur ancak potansiyellerine tam anlamıyla ulaşmaları
için tüm bu taktikleri geliştirmek halen önümüzde duran bir zorunluluktur. Bu taktikler kendi başlarına kökten bir değişimi saklayamazlar. Dolayısıyla bunlar bir uyumu, ortak bir yönelimi ve ortak amaçları vurgulayan ve belirli bir bağlama sahip bir toplumsal hareketin bir parçası olmalıdır.
Sayfa 123 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
1970'lerdeki çevreci hareketin motoru, ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Batı Almanya gibi ülkelerde nükleer santral inşasına
karşı yürütülen mücadeleydi. Bu mücadelenin böyle dallanıp budaklanmasının nedenleri gayet açıktı: İnsanlar nükleer enerji üretimiyle, nükleer silahların, tehlikeli atıkların üretilmesi ve özellikle de santrallerin
Sayfa 60 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Pratiği olmayan bir teori amaçsızdır.
Her ulus devletin hem kurumsal hem de psikolojik entegrasyon ve toplumsallaştırıcı güç rolünü üstlenen resmî bir ulusal kültürü bulunur. Bu kültür etki alanındaki bireylere egemen değerleri ve davranış biçimlerini aşılar. Ancak bu egemen değerler her zaman herkes tarafından kabul görmezler. Özellikle belli bir düzeyde çoğulculuğun olduğu toplumlarda bu çatlaklardan sızan bazı alternatif siyasi kültürler ortaya çıkabilir.
Derin ekoloji, hiçbir şekilde faydacı ya da rasyonel amaçlar gütmeyen kişisel duygu durumları, değerler, estetik ve felsefi düşüncelerle ilgilidir. Tanımları gereği, bu akımın yegane temellendirilmesi doğanın mükemmelliğine, dengesine, sahiciliğine ve güzelliğine dayanmakta ve insanoğlullarının biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının bu doğal dünyayla tam anlamıyla uyumlu hale gelmesi gerektiğini savunmaktadır.