Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pompei’nin Son Günleri

Edward Bulwer-Lytton

En Eski Pompei’nin Son Günleri Sözleri ve Alıntıları

En Eski Pompei’nin Son Günleri sözleri ve alıntılarını, en eski Pompei’nin Son Günleri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kaplumbağa, hiç durup dinlenmeyen bir seyyahtı. Kendi belirlediği rotada, sabırla ve acıyla ilerliyor, etrafında olanlara hiç bir ilgi göstermiyordu. Adeta içinde bir filozof gizliydi! Altında ısındığı güneş, her gün ıslandığı su, içinde belli belirsiz nefes aldığı hava, onun en temel ve değişmez lüksleriydi. Dindar bir aziz, akıllı bir bilge, umutlu bir aşık gibi kendini kabuğuyla örtmüştü.
Sayfa 135Kitabı okudu
Yarını planlamak için bugünün ışığını harcıyorlardı...
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Campania’nın mağrur ve güzel çiçeği Pompei
Romalıların, adını duyunca bile soğuktan titrediği uzak ve barbar bir adadan bir yabancı geldi; sıcacık, tatlı Campania’nın güzellikleri arasında mola verdi ve bu dünyadan sonsuza dek göçüp gitmiş, farklı sosyal sınıflardan şahitlerinin ışığında bu tarihi romanı yazdı. Yıkım: MS. 79 İlk keşif: MS. 1750
Sayfa 464 - Üç Nokta YayınlarıKitabı okudu
“Pompei, neredeyse aradan on yedi yüzyıl geçtikten sonra kazılarak mezarından çıkarıldığında, tüm renkler canlılığını koruyordu. Duvarları sanki dün boyanmış gibiydi, pahalı mozaiklerle kaplı zeminlerin rengi bir ton bile solmamıştı. İşçilerin bitiremediği, yarım kalan forum sütunları, bahçelerdeki sunaklar, mücevher çekmeceleri, hamamlarında kullanılan aletler, tiyatro biletleri, salonlarındaki mobilya ve lambalar, yemek odalarındaki son ziyafet masasından kalanlar, küçük dairelerindeki parfüm şişeleri ve rujlar, hepsi, on yedi yüzyıllık sessizliğin ardından gün yüzüne çıkarılmıştı. Ve nihayet her yerde, şehrin her bir köşesinde, bir zamanlar bu şaşaalı yaşamın, bu minyatür uygarlığın hazlarıyla coşanların kemikleri ve iskeletleri vardı!”
Hristiyanların, ondan şüphe duyanların, nefret besleyenlerin ya da onu küçümseyen filozofların ve ondan korkan halkın karşısına büyük bir katılıkla diktiği dogmalar, Hristiyanlığın onuru içindi. Kendi tahammülsüzlüğü, başarısının anahtarı olmuştu. Bu sebeple, daha yumuşak başlı çok tanrıcılar, hiçbir engele takılmayan, hiçbir tehlikeden korkmayan ve hatta işkence gördüğünde ya da darağacına çıktığında bile kendini Mutlak Hâkim’e havale eden bu gayrette, kendi deneyimlerinde hiç aşina olmadıkları bir kutsallık olduğunu düşünmeye başladılar. Orta Çağ Hristiyanlarını acımasız birer yobaza, ilk Hristiyanları korkusuz birer kahramana dönüştüren aslında aynı gayretti.
Duyuları ve hazları yavaşlayana kadar aşık olamamak, zevke düşkün olanların lanetiydi.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Hiçbir şey kıskançlık tohumları kadar körükleyemez aşkı. O tohumlarla aşk daha vahşi ve karşı konulamaz bir ateşle alevlenir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Hazların en büyüğü! Umut ve korkunun telaşesi. Yorgunluk nedir bilmeyen, tarifsiz bir haz! Kumar oynamak, ne muazzam güzellikte bir sanat!
Kalbim beni, bana benzeyen insanlarla yakınlaştırıyor.
Altın, dünyanın en büyük büyücüsüdür; hayallerimizi gerçekleştirir ve bizlere tanrıların gücünü verir. Ona sahip olanda bir ihtişam, bir yücelik vardır.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Çiftçi, deve dikeni ekip buğday toplayamadığında kaderi suçlamaz. Sen suç ektin, erdem toplamadığın için kaderi suçlama.
Sayfa 403Kitabı okudu
Pompei'nin duvarları, ölülerin ve uykusuz cehennemin ırmakları üzerine kurulu.
Sayfa 405Kitabı okudu
— Fakat kadın, rica ediyorum söyle bana, neden yaşamak istiyorsun? Var olmakta nasıl bir güzellik buluyorsun? — Yaşam güzel olduğu için değil, ölüm korkunç olduğu için, diye cevap verdi kocakarı...
Sayfa 405Kitabı okudu
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.