Zor zamanlar yaşamıştı Asım, şehre gittiğinde 'Sen köylüsün bilmezsin' köye döndüğünde 'Sen şehirlisin bilmezsin' cümlesi ile sürekli karşı karşıya kalmıştı.Ne köye ne de şehire ait olamadığının, arada kalmışlığın mutsuzluğunu yaşıyordu, birde arkadaş edinememek yalnızlığa teslim ediyordu Asım 'ı...
Tepedeki kurumuş ,etrafını çakırdikenlerin sardığı yalnız ağacı dost edinmişti kendine adına Garip demişti...
Önce etrafındaki çakırdikenleri temizleyecek, onu bahara hazırlayacak ve bir portakal ağacına sahip olmanın mutluluğu ile büyük dileğine kavuşacaktı. Sevgisiz, ilgisiz olan çocukluk günlerinde ağacına verecekti sevgisini..
Kendi ağacını hayata döndürürken, köylerine altın madeni açmak için gelen iş makinelerinin önünde duracak eşsiz hazinesi köyüne ,doğasına sahip çıkacaktı..
Mücadelenin, sevginin, varolmanın, vefanın, dostluğun ,pes etmemenin güzel örneği Asım. Gençlerimizin Küçük Kara Balık misali küçük ırmaklarından, büyük denizlere, okyanuslara ulaşmak için kararlı, gayretli olmaları dileğiyle.
Sevgili yazarımızın kalemi daim olsun. Gerçek bir hikâyeden esinlenilerek kurgulanmış bu eseri okumanız için sizlere içtenlikle tavsiye ediyorum