Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Post Öykü - Sayı 42 (Eylül-Ekim 2021)

Post Öykü

Post Öykü - Sayı 42 (Eylül-Ekim 2021) Sözleri ve Alıntıları

Post Öykü - Sayı 42 (Eylül-Ekim 2021) sözleri ve alıntılarını, Post Öykü - Sayı 42 (Eylül-Ekim 2021) kitap alıntılarını, Post Öykü - Sayı 42 (Eylül-Ekim 2021) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sesin, diyorum sesin. Beni bazen büyük bir çıkmaza sokuyor. Öyle büyük bir kararsızlığın içine düşüyorum ki sesin mi daha güzel yoksa ellerin mi, bir türlü emin olamıyorum.
Sayfa 12
Mümkün olduğunca insandan uzakta yaratılan bir şey kurmaca. Ama gelgelelim ki, malzemesi doğrudan toplumun içinde bekliyor.
Sayfa 69 - Abdullah Harmancı
Reklam
İlham beklenen bir şey midir? Hayır. İlham çağrılan bir şeydir. İnsan yazmayı arzularsa yazar.
Sayfa 71 - ketebeKitabı okudu
Göğe baktığımız yer farklı, gölgelerimiz uzak, dallarımıza konan kuşlar bile birbirine yabancı. Ama kimsenin göremediği köklerimiz uzanıyor birbirine. Dokunuyor. Bağlanıyor. Sarmaş dolaş uyuyoruz topraktan yorganımızın altında.
Sayfa 81
Hâlâ korkuyoruz gecelerden. Karanlıktan. Sabah uyandığımızda sevdiklerimizi yanımızda bulamamaktan korkuyoruz.
Sayfa 81
Bir sanatçı olarak görevimiz diye başlayan her cümle sanatın kutsanması ve ironik şekilde toplumsal olandan ayrılması anlamına geliyor. Oysa hayat bir bütün. Ben masa başına toplumcu gerçekçi bir öykü yazmak için oturup görevimi yaptıktan sonra günlük hayatıma dönmemeliyim. Bir hayat görüşüm olmalı, meselelere bakışım kendiliğinden belirmeli ve taşmalı. Bana kalırsa doğal ve sahici olan budur.
Sayfa 103 - ketebeKitabı okudu
Reklam
Hiç kimseyi tanımadığım, hiç kimsenin beni tanımadığı bu kalabalıkları deliler gibi seviyorum. Böyle zamanlarda kendimi, tekerlekli bir cam fanusun içinde yalnızca benim onları gördüğüm hayaline kapılıyorum. İnsanı, sadece böyle sevebiliyorum. Birileri beni geçiyor. ben de başka birilerini. Kimisiyle aynı yönde kimisiyle ters yönde yürüyoruz. Birbirimizin hiçbir şeyini bilmeden, mesela irinli kasıklarını, günlerdir su değmemiş koltuk altlarını, sol ayağındaki mantarı, az önce ettiği küfrü, günlerdir kafasını kurcalayan o ağır yükü, yirmilik dişininin kancık ağrısını, yetiştiklerini veya geç kaldıklarını, ihanetini, sadakatini, piçliğini, cebindeki son beşliğini, ilk günahını, avuçlarındaki kanı, tırnaklarının arasındaki çiş ve bok parçalarını, bir insanı ne zaman nasıl ve ne kadar sevebileceğini, ne olursa nefret edeceğini, en son ne için hangi yalanı söylediğini ya da kimin yalanına kandığını, hayatında kimse olup olmadığını, birinin hayatında kimse olup olmadığını bilmeden ve umurunda da olmadan geçip gitmenin benzersiz hazzı. Çünkü bilince yani birilerine ait birtakım bilgilere sahip olunca mesela, bir kere soluyunca bir daha burnundan çıkmayacak her köşede arayacağın kokusu, denk gelmedikçe yanan canın ve işte bunların omuzlarına karabasan gibi çöküşü.
Sayfa 15 - ketebeKitabı okudu
Edebiyat, yan yana gelmemiş kelimeleri yan yana getirme cambazlığı yani bir tür "kombinasyon akrobatlığı"ndan ibaret olamaz. Edebiyatın dünyaya ve insana ilişkin kaygıları olmalıdır ve bu kaygılar edebiyatı yaşatan bir enerjiye dönüşmelidir.
Sayfa 70 - ketebeKitabı okudu
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.