Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pragmatizm

William James

En Yeni Pragmatizm Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Pragmatizm sözleri ve alıntılarını, en yeni Pragmatizm kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...ve bir ırmak veya denizde kaybolan bir su damlası misali mutlak yaşamın içinde kaybolabileceğimiz bir evren isteriz.
... ... siz her ne iseniz, kendiliğinden kendini dayatır; Doğum, yaşam, ölüm, cenaze ile bütün vasıtalar mevcut, eksik kalan bir şey yok; Kendi yolunu çizer siz olan; öfkeler, kayıplar hırslar, cehalet, sıkıntı ile. *Walt Whitman şiiri size/sana(to you)
Reklam
"Gerçeklik" genel olarak doğruların dikkate almak zorunda olduğu şeydir. Bu bakışa göre, gerçekliğin ilk kısmı duyumlarımızın akışıdır. Biz onların nereden geldiklerini bikmeksizin, duyumlar kendilerini bize dayatırlar. Onların doğası, düzeni ve niceliği üzerinde bizim hemen hemen hiç denetimimiz yoktur. Onlar ne doğru ne de yanlıştırlar, sadece vardırlar. Yalnızca bizim onlar hakkında söylediklerimiz, onlara verdiğimiz isimler, onların kaynağı, doğası ve uzak ilişkileri üzerine olan teorilerimiz doğru veya yanlış olabilirler.
Okuduğum son felsefi eserde, şu pasajlara rastladım: "Adalet idealdir, sadece ideal. Akıl onun olması gerektiğini tasarlar, deneyimlerse olamayacağını. (...) Doğru var olmalıdır ama olamaz. (...) Akıl deneyim tarafından deforme edilir. Akıl deneyimin içine girer girmez, akla karşıt bir hal alır."
Cinsler ve cins aynılığı: Çokluk içinde yolumuzu bulabilmemiz için ne kadar da kullanışlı bir Denkmittel! Çokluk, mutlak da olabilirdi. Deneyimlerin tamamı, hiçbirinin ikinci bir kez meydana gelmediği bir şekilde tekil de olabilirdi. Böyle bir dünyada mantığın uygulanması mümkün olmazdı, çünkü cinsler ve cinsin aynılığı mantığın elindeki yegane araçlardır. Bir cinse ait olan her şeyin aynı anda ait olduğu o cinsin cinsini de bildikten sonra, evreni bir uçtan diğerine yedi fersahlık çizmeler giymiş gibi seyahat edebiliriz. Elbette hayvanlar asla bu soyutlamaları kullanmazlar. Medeni insanlarsa onları oldukça farklı miktarlarda kullanırlar.
... Bu dünyada bilfiil bildiğimiz sonuçlardan hiçbiri bütün ayrıntılarıyla gerçek anlamda önceden amaçlanmış değildir. İnsanlar ve uluslar muğlak bir zengin, büyük ve iyi olma fikri ile yola çıkarlar. Attıkları her adım karşılarına öngöremedikleri şanslar çıkarır ve eski bakış açılarını devre dışı bırakır. Böylece, genel maksadın belirlenimi günlük olarak değişmek zorundadır. Sonunda varılan şey başta öne konulandan daha iyi veya kötü olabilir, ama ne olursa daima ondan daha karışık ve farklıdır.
Reklam
... soyut anlamda bakıldığında, neden "bir", "kırk üç"ten veya "iki milyon on"dan daha mükemmeldir.
Bizim için daha iyi olan şey ile bizim için doğru olan şeyi daima birbirinden ayrı mı tutmalıyız?
İçinde yaşadığımız evren ardına kadar açık olduğu halde, rasyonalizm kapalı olmak zorunda olan sistemler yaratıyor.
Hakikaten de saf ama gerçeklikten kopuk bir sistemin rasyonalist zihinli birinde yaratcağı tatminde ürkütücü bir taraf vardır. Leibniz, pek çok rasyonalistin göstermediği kadar olgulara ilgi gösteren rasyonalist bir filozoftu. Eğer yapaylığın vücut bulmuş haline bir örnek arıyorsanız, Leibniz tarafından güzelce yazılmış, Tanrı'nın neden kötülüğe izin verdiğini temellendirmeye ve içinde yaşadığımız dünyanın mümkün olanların en iyisi olduğunu kanıtlamaya çalışan Theodicêe'yi okumanız kafi gelir.
Reklam
Sokağın da dahil olduğu somut kişisel deneyimler dünyası hayal edemeyeceğiniz kadar çokluk barındıran, karışık, bulanık, acı dolu ve belirsizdir. Oysa felsefe hocanızın size sunduğu dünya yalın, açık ve asildir. Bu dünya, gerçek yaşamda var olan pek çok çelişkiyi barındırmaz; mimarisi klasik üsluptadır. Aklın ilkeleri onun ana hatlarını çizerken, mantığın gereklilikleri de parçalarını birleştirir. Bu dünyanın en belirgin özellikleri, arılık ve asalettir. Onu, bir tepenin üzerine kurulmuş, mermerden yapılı parlak bir tapınağa benzetebiliriz.
Felsefe tarihi büyük ölçüde kişilik yapılarının (temperament) çatışmasından ibarettir.
Söylendiği üzere "felsefe karın doyurmaz", ancak ruhumuza cesaret aşılar; yaklaşım tarzı, şüphesi ve meydan okuyuşu, gereksiz ayrıntıları ve akıl yürütmeleriyle sıradan insanlara itici gelse de hiçbirimiz onun dünyamıza sunduğu parlak ışık olmaksızın yapamayız.
Felsefe de, yaşam gibi, kapı ve pencerelerini açık tutmalıdır.
Kabul edelim ki, bir inanç veya düşünce doğru olsun, bu durum kişinin fiili yaşamında nasıl bir somut farka yol açacaktır?
605 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.