Бываем ли мы абсолютно счастливы? Пребывал ли я тогда на вершине счастья? Нет, неотступный, все возрастающий страх не давал мне покоя с той самой минуты, когда я получил наконец добрые вести.
когда я взял ее под руку и повел к воротам, то обнаружил в себе иное чувство, столь же глубокое, как доверие, и прочное, как уважение, и более горячее, пылкое, чем то и другое, — чувство любви.
Целый месяц я искал ее, но не нашел и следа и даже потерял надежду где-нибудь ее встретить. Я отказался от поисков и всего какой-то час назад тонул под накатившей на меня обескураживающей мыслью, что произвол судьбы и поток жизни навсегда унесли ее далеко от меня; и неожиданно, склонившись к земле под гнетом отчаяния, уныло глядя под ноги на заросшую травой дорожку кладбища, я увидел свой потерянный бриллиант, упавший, как выяснилось, на вскормленную слезами траву и спрятанный тисовыми ветвями, обросшими мхом и лишайником.
Каким магнетизмом притянуло нас друг к другу — не знаю; я, определенно, никогда не питал к тебе тех чувств, что Пилад к Оресту, и уверен, что ты в отношении меня тоже далек был от чрезмерной чувствительности.
Evlilik bir kölelik olmamalı. Doğru düşünebilen herkes köleliğe başkaldırır ve direnişin bedeli işkence olsa bile ona meydan okunmalıdır. Özgürlük vazgeçilmez bir şeydir.
Şayet zalim, kıskanç ve düşüncesiz bir erkekle -bir ayyaş, bir zorba, bir çapkın, veya bir müsrifle- evlenmiş olsaydı nasıl olacağı başka bir soruydu ki, ben bir keresinde ona sormuştum. Cevabı, bir süre düşündükten sonra söyle olmuştu:
“Bir süre için kötülüğe tahammül etmeye veya onu iyileştirmeye çalışırdım ve artık onun tahammül edilmez ve iyileştirilmez olduğunu anladığım zaman da işkencecimi sessiz sedasız birdenbire terkederdim.”
“Peki […] geri dönmek ve onunla yaşamak zorunda bırakılsaydın?”
[…]
“Mösyö, eğer bir eşin tabiatı evli olduğu adamdan tiksiniyorsa, bu durumda evililik bir kölelik olmalı. Doğru düşünebilen herkes köleliğe başkaldırır ve direnişin bedeli işkence olsa bile ona meydan okunmalıdır. Özgürlüğe giden tek yol ölümün kapılarından geçiyor olsa bile o kapılar aşılmalıdır çünkü özgürlük vazgeçilmez bir şeydir. Bu yüzden mösyö, gücüm yettiği ölçüde direnirdim ve gücüm tükendiğinde de bir sığınak bulacağımdan emin olurdum. Ölüm beni kesinlikle hem kanunlardan hem de onların sonuçlarından koruyacaktır.”
“Gönüllü bir ölüm mü, Frances?”
“Hayır, mösyö. Yazgının benim için kararlaştırdığı ıstırabın her sancısını sonuna kadar yaşayacak kadar cesur, adalet, ve özgürlük uğruna sonuna kadar mücadele edecek kadar prensip sahibi olurdum.”
İnsanlar -özellikle de çocuklar- kendilerini sahip olduklarının bilincine vardıkları bir gücü kullanma zevkinden ender olarak mahrum ederler. O güç yalnızca başkalarını perişan edecek bir yetiye dayansa bile, sinirleri daha sağlam ve belki de bedensel açıdan çok daha güçlüyken, hisleri eğitmenlerden daha fazla körlenmiş bir öğrenci, o eğitmen karşısında büyük ölçüde avantajlıdır ve genellikle bunu acımasızca kullanacaktır. Çünkü çok genç, çok sağlıklı, çok düşüncesiz kişi ne halden anlamayı ne de merhametli olmayı bilir.