Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psikiyatrinin ABC 'si

Cengiz Güleç

En Eski Psikiyatrinin ABC 'si Gönderileri

En Eski Psikiyatrinin ABC 'si kitaplarını, en eski Psikiyatrinin ABC 'si sözleri ve alıntılarını, en eski Psikiyatrinin ABC 'si yazarlarını, en eski Psikiyatrinin ABC 'si yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Depresif hastaların zeka düzeyleri yükseldikçe intiharın gerçekleşme riski de artar.
Sayfa 44
Psikanalitik kurama göre nevrozlar; İntra psişik çatışmanın (conflict) doğurduğu anksiyeteden kurtulmak için Ego'nun kullandığı savunma mekanizmalarının, başta bilinçaltına bastırma olmak üzere bir dizi savunma düzeneklerinin katılaşması sonucu oluşmuştur. Freud, bilinçdışı çatışmanın ve dolayısıyla egoda yaşanan kaygının türlerini tanımlamış ve ruhsal yaşamın yapıtaşları olan id, ego, süperego arasındaki bilinçdışı çatışmanın nevrotik bir bozukluğa yol açması için kökenini pregenital (0-6 yaş) dönemdeki primordial çatışmalardan olması gerektiğini ısrarla vurgulamıştır.
Sayfa 95
Reklam
Nevrozlar ve psikozların oluşumunda ortak olan şey anksiyetenin varlığıdır. Nevrozlardaki kaygı, çeşitli ego savunmaları ile giderilmeye elverişli iken, psikozlarda anksiyete o kadar kapsayıcı, şiddetli ve benlik bütünlüğünü bozma tehditi açısından o kadar ağırdır ki, psikotik kişi ancak gerileme ve inkar gibi patolojik savunmalarla kendini bir arada tutmaya çalışır ve bu da çeşitli düşünce ve duygu bozukluklarının ortaya çıkmasına, dolayısıyla hastanın gerçeklik duygusunun ağır bir şekilde bozulmasına yol açar.
Sayfa 98
Çocuk kendine olan sevgi ve saygısını sürdürebilmek için ailesinin öncelikle sevgi, ilgi ve onayına muhtaçtır. Onların öğüt ve uyarılarının tersine davranmak sevgi yitimine yol açabilir. Bu nedenle büyüklerin gözdağlarına yapışır ve dürtülerin, arzuların yasaklanması gerektiğine, onların bir tehlike kaynağı olduğuna inanarak, onları karşı enerji yatırımlarıyla baskı altında tutmanın akla uygun olduğuna kendini inandırır. Biraz daha büyüyen, mesela 5-6 yaşlarında bir çocuk gözlemleyebildiği kadarıyla ebeveynlerin verdiği gözdağlarının gerçekle bağdaşmadığını sezse bile iş işten geçmiş, tehlike olarak kabul edilen arzu ve dürtüler bilinçaltına bastırılmıştır. Bundan böyle gerçekliği mevcut bilinçdışı malzeme uyarınca değerlendirmeye çalışacaktır. Kişilik, bütünlüğünü korumak için dürtülerini sansür altında tutma zorunluluğunu kabullenir.
Sayfa 114
Süperegonun içerdiği yasaklar ve normlar dış dünyanın gerçekçi kurallarından çok, çocuğun kendine özgü algılarıyla edindiği ve kendine özgü düşünceleriyle yorumladığı yanılgılardır. Süperegonun özellikle ahlaki yasaları ancak yüzeyde yani bilinç sathına giren ya da ona çok yakın duran bir düzeydedir. Uygarlık tarihi açısından bakıldığında örneğin modern insan için çoktan yürürlükten kalkmış olan "kısasa kısas, göze göz, dişe diş" türü ilkel ahlaki yasalar süperegonun bilinç dışındaki büyük alanda hala bulunabilmektedir. Başka türlü derin suçluluk duygusu ile bir insanın kendini öldürmesi yani intihar mümkün olmazdı.
Sayfa 115 - İçimizdeki Jandarma
Süperegonun özellikle Oidipus kompleksinin mirasçısı olarak oluşmasından sonra egonun kullandığı sansür mekanizması daha da güçlenir. Eldeki en önemli araç, utanç ve suçluluk duygularıdır. Bilinçdışı düzeyde cereyan eden süperego-ego çatışmasından doğan anksiyete özellikle suçluluk duygusuna dönüşür ve nevrotik depresyonun da ana belirtisidir.
Sayfa 115
Reklam
Şizofren de bebek gibi kendi varlığı ve dünyası ile dış dünya arasında ayırım yapamayan, ikisini birbirine karıştıran (psikotik konfüzyon) ve dış dünyayı iç dünyasına göre değerlendiren bir durumdadır. Sanrılar ve varsanılar (halüsinasyon) özellikle bu ayrımı yapamamış olmanın ağır belirtileridir.
Sayfa 119
Kişilik gelişiminde atılan en önemli adımlardan biri ana babanın koyduğu yasakların onlar yokken de etkili olabilmesidir. Süperego'nun gelişiminde (ortalama 2-3 yaşlarında) erkenden çocuğun ruhsal ayıgıtında bir bekçi yerleşir. Bekçinin amacı ilerdeki tehlikelere karşı çocuğu uyarmaktır. Bekçi, gerçeklere (yani ana-babanın temsil ettiği dış dünya gerçekleri) uygun davranmaz ise bakıcılarının onayını kazanamayacağını, belki de cezalandırılacağını bildirmekle yükümlüdür. Ego'ya düşen bu görev, Ego'dan ayrışan ve "içerdeki ebeveyn" olan Süperego'ya devredilir. Ego böylece dürtüleri doyurmak ve güvenliği sağlamak üzere daha rahat çalışabilir.
Sayfa 125 - Süperego Gelişimi
Süperego'nun tohumları ana-babanın yasaklarından değil, onların davranışlarını içe aktarmak ve onlarla özdeşim yapmaktan doğar. Ana-babanın davranışları kişiliklerinden oluşur. Kişilik ise değerlerin, ideallerin, toplumsal töre ve geleneklerin birleşmesinden oluşur. Bakıcıları gibi davranmak isteyen çocuk, onların başka özelliklerini de benimsemek zorunda kalır. Böylece ebeveyn yasaklarını ve kurallarını da içe alır, onlarla özdeşleşir. Süperego'nun yapıtaşları ana babasının yasalarıdır. Onlarınki de kendi atalarından aktarılmış yasalardır. Kısacası içinde yaşadıkları toplumun egemen kural ve yasaklarıdır.
Sayfa 126 - Süperego Gelişimi
Aslında bakılırsa normal sağlıklı insanlarda Süperego, insaflı ve iyi kalpli bir yargıçtır. Amacı Ego'yu kusursuz, eksiksiz ve yetkin kılmaktır. Ne var ki iyi kalpli bir yargıç olmayı amaçlayarak doğan bu yapı, kimilerinde ölüm fermanı vermekten kaçınmayan acımasız bir yargıca da dönüşebilir. İşte nevrotiklerin ve depresif karakterdeki kişilerin Süperego'su, bu türden acımasız, katı ve hiçbir biçimde esnetilmeyen taş kalpli bir yargıçtır.
Sayfa 132
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.