Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psykhiatria ve Mythos

Kriton Dinçmen

Psykhiatria ve Mythos Sözleri ve Alıntıları

Psykhiatria ve Mythos sözleri ve alıntılarını, Psykhiatria ve Mythos kitap alıntılarını, Psykhiatria ve Mythos en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her güzel aşkın kötü kaderi gibi, bu çiçekler de kısa zamanda solup ölürler.
Her bir kişinin bilinç dışında tüm insanlığın ortak yaşam mirası intikal etmiş bulunmaktadır.
E-kitap okumalarıKitabı okudu
Reklam
Psikiyatride bir annenin bilinçdışı olarak öz çocuğuna karşı nefret hissi ve öldürme arzusu duyması halinde kullanılan Medeia kompleksinin analitik tetkikinde, çoğunlukla, hadisede kadının kocasına karşı duymakta olduğu düşmanca hislerin rol oynadığı ortaya çıkmaktadır.
Bilinçdışı olarak gelişen ve bir erkek çocuğunun kendi öz annesini öldürme arzusu şeklinde kendini gösteren Orestes kompleksine, ‘Klytaimnestra’nın, âşığı Aigisthos ile bir olarak kocası Agamemnon’u öldürdükten sonra öz oğlu Orestes tarafından âşığı ile birlikte öldürmesi’ mitosu temel teşkil eder. Agamemnon’un Atreus’un oğlu olduğunu hatırlarsak, bu hadisede de, Atreus soyunda mevcut lânetin etkisini görürüz. Bütün Atreus soyunda daima aile içi cinayetler leitmotif olarak biri diğerini kovalar. Zaten senelerce evvel, Agamemnon’un kendisi Troya seferine çıkarken gemilerine uygun bir rüzgâr bulabilmesi için Tanrılara öz kızı İphigenia’yı kurban etmemiş mi idi?... Lânet, büyük baba Tantalos’tan beri devam edegelmektedir... Bu mitos bizlere soya çekim ile ilgili hastalıklar durumunu aklımıza getirmiyor mu?
Sayfa 74 - Pan Yayıncılık
Ephialtes/karabasan
Ephialtes/karabasan tabirleri ile anlatılmak istenen hadise, insanın, ahlâki benliğinin kabul etmediği ve çoğunlukla korku, utanma ve nefretle düşünebildiği bazı arzularını rüyasında gerçekmiş gibi görmesi olayıdır. Ancak, Ephialtes’te, rüyanın tam tamamlanacağı ve “istenmeyen şey”in gerçekleşeceği anda, kişinin korku-panik içinde uyanması
Sayfa 82
Atreus
Bir babanın, kendi öz çocuklarına karşı, bilinçdışı olarak beslemekte olduğu öldürme isteğini ifade etmek üzere kullanılan Atreus kompleksi terimi, Zeus’un ölümlü çocuklarından Tantalos’un, oğlu Pelops’u öldürüp pişirdikten sonra tanrılara yedirmek istemesi ile başlayan cinayetler serisinden gelmektedir. Tantalos, oğlu Pelops’u pişirip tanrılara yedirmek istediğinde, tanrılar Tantalos’un bu korkunç oyununu hemen fark edip yemeğe el sürmemişlerdi, ancak o ziyafette bulunan fakat o gün kendi problemi nedeni ile dalgın olan Demeter, Tantalos’un uğursuz oyununa gelerek, bilmeden Pelops’un omuzunu yemişti. Bu yüzden de, tanrılar Pelops’u dirilttiklerinde omuzunu fildişinden yapmak mecburiyetinde kalmışlardı. Pelops’a can verilmiş; ama, bütün soy da lanetlenmişti artık. Ve ondan sonra, Pelops’un oğullarından Atreus’u da kapsayan korkunç bir babaoğul, oğul-baba cinayetleri bu iğrenç soy boyunca devam edip durdu... Mitolojide Atreus soyu diye bilinen bu lanetlenmiş soyda, korkunç aile içi cinayetleri birbirini izlemekteler. Pek çok tragedya ile şiire konu olmuş oğlunu öldürme isteğinin ortaya çıkardığı komplekse, psikanalizde Atreus kompleksi ismi verilir.
Sayfa 72
Reklam
SİSYPHOS
Sisyphos kavramı, özellikle Varoluşçu psikiyatride, absurd-saçma kavramının bir simgesi olarak kullanılmaktadır. Genel günlük Psikiyatri uygulamasında pek kullanılmayan Sisyphos kavramı terimindeki mitoloji kahramanı Sisyphos, hiç de absurd-saçma bir iş yapmış değildir; tam tersine, belki de, insanın varoluşundan beri insan varoluşuna yakışan en anlamlı, en insanca işi yapmıştır. Sisyphos, zekâsı ile tanrılarla boy ölçüşmeye kalkışmıştır. Prometheus tanrılara özgü olarak kabul edilmiş ateşbilgiyi insanlara vermiş ve sonunda tanrılar tarafından Kafkas dağlarında prangaya vurulup sonsuza dek vahşi kuşlara yem olmaya mahkûm edilmiş ise; Zeus’u kandırmaya, ondan zekâsı ve akıllılığı sayesinde ödünler koparmaya kalkışmasından dolayı Sisyphos da, çok anlamlı bir iş yapmaya girişen bu kişi de, en anlamsız bir işi yapmaya, koca bir kayayı, bir dağın eteğinden tepesine kadar iteleyerek götürmeye mahkûm edilmiştir. Ne var ki kaya, tam tepeye varacağı sırada Sisyphos’un elinden kayarak tekrar dağın eteğine kadar yuvarlanıp düşecek ve bu iş sonsuza dek sürüp gidecektir. Zeus’un Sisyphos’a vermiş olduğu ceza bu... Fakat Sisyphos, bu mutsuz kahraman, bilinci sayesinde, taşıdığı insan olmanın gururu ile, dış etkenlerin anlamsızlığına ve koşulların kaçınılmaz baskısına rağmen, gerçekleştirmeye mahkûm olduğu bu anlamsız işi, tanrılara kafa tutmanın bir simgesi şeklinde anlamlılaştırmayı ve bunu tüm insanlığa sonsuza dek öğretmeyi başarmıştır. İşte bunun içindir ki, Sisyphos mutludur.
Sayfa 151
Elektra
Günlük psikiyatri tatbikatında, hele 1895-1930 yılları arasındaki çetin mücadelesi ile büyük hekim Freud’un kapılarını açtığı Psikodinamik Psikiyatri’nin ağırlığını koyduğu 1940 senelerinden sonra, Oedipius kompleksi ile beraber Elektra kompleksi kavramları psikiyatrların aklını en çok meşgul eden konulardan biridir. Kişinin, erkekse ilk sevgilisi
Sayfa 79
Adonis
Eski psikofarmakolojide, sakinleştirici şurupların excipient’i olarak pek sıklıkla kullanılan adonis vernalis infusionundaki Adonis Vernalis nebatı, ismini tipik bir Anadolu efsanesi olan Kybele-Attis mitosundan, bir toprakbereket masalından almaktadır. Myrrha, diğer adıyla Smyrna, Suriye kralı Theias ya da Kıbrıs kralı Kinyras’ın kızı idi. Bu
Sayfa 56
Kıbrıslı yontucu Pygmalion kadınlardan nefret edermiş. Hiç bir kadını sevmemeye, kendisini yalnız ve yalnız sanatına vermeye yemin etmiş. Kuşkusuz, böyle bir karar sağlıklı değildi; ve sapık bir kararın tanrılar tarafından kabul edilmesi de olanaksızdı. Pygmalion bir gün kusursuz güzellikte bir kadın heykeli yapmaya karar verir. Yapmış olduğu heykel öylesine canlı ve güzeldir ki, Pygmalion, kendi yaptığı bu heykele âşık olur, onu öper, onunla konuşur ve onunla yatar... Bütün bu olup bitenleri Aşk tanrıçası Aphrodite hafif alayla karışık bir anlayışla izler ve Pygmalion’un bu sapık karar ve ilişkisinden vazgeçmesini bekler. Nitekim, Aşk tanrıçası adına düzenlenen bir bayramda herkes Aphrodite’den isteklerde bulunurken, hayatında hiçbir zaman kadın sevmemek üzere ant içmiş olan Pygmalion da tanrıçadan, cansız bir nesneyi sevmenin mânâsızlığını anladığını söyleyerek, kendisini affetmesini, ancak yaptığı heykele benzer bir kızı yoluna çıkartmasını diler. Evine döndüğünde, her zaman yaptığı gibi, heykeli cansız dudaklarından öptüğünde, o soğuk ve cansız dudakların, o vücudun canlandığını görür. Pygmalion, böylece kendi yapmış olduğunu kadına, Galateia’ya sahip olur. İşte, psikiyatride genellikle fetişizm konusu içinde düşünülen ve cansız kadın heykelleri veya kadın organları şeklindeki şeylere cinsel istek duymak ve onlarla cinsel doyuma ulaşmak hastalığına verilen Pygmalionismus terimi, böylesine güzel bir mitostan kaynaklanır.
Reklam
Türk mitolojisinde kurt
Börü, börte, bören, Asena,Sina, cina, Cino,yakşar adları ile pek çok mitoza giren kurt ergenekon'dan çıkan Türklere yol gösterici, bazen de oğuzhan'ın seferleri sürecinde yol gösterici ve kurtarıcı olarak görürüz.Dede Korkut masallarında da kurttan sıklıkla sövebildiği görülür.
E-kitap okumalarıKitabı okudu
677 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.