Rabiâ Gönderileri
Rabiâ kitaplarını, Rabiâ sözleri ve alıntılarını, Rabiâ yazarlarını, Rabiâ yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün çok sayıda velî , Râbia'nın bir elinde ateş, bir elinde su hızla koştuğunu gördüler. " Ahiret hatunu nereye gidiyorsun, bunun anlamı ne?" diye sordular. Şöyle dedi:
" Cenneti ateşe vereceğim ve cehennemi söndüreceğim ki bu iki perde tamamen yolculardan kalksın ve amaçları belli olsun. Allah'ın kulları korku ve ümit olmadan O'nu görebilirsinler . Cennet ümidi ve cehennem korkusu olmasaydı ne olurdu? Hiçbiri Rabbine itaat etmez, O'na itaatkâr olmazdı."
Sayfa 130Kitabı okudu
Tezkire yazarı Attar Rabia'dan şöyle söz eder:
" Uzlet ile halktan ayrılmış biri, sıdk örtüsü ile örtünen kadın , aşk ve özlemle tutuşan, Rabbine yakın olmaya ve rahmetinde yok olmaya âşık, Tanrı ile tevhidde kendini kaybetmiş kadın, erkeklerin ikinci Meryem olarak kabul ettikleri Râbiatu'l-Adeviyye(r.a.)
Sayfa 39Kitabı okudu
Ebi Tilib ve Gazzali, Rabia'nin musralarına onun anlatmak istediğinden daha fazla anlam kazandırmış olabilirler. Råbia'nın başlıca amacı bu iki aşkı birbirinden ayırmaktı. Biri O'nu çok sev diği halde sevmekten kendine bir tatmin arayan ve kendi için bir şeyler kazanmak isteyen, böylece aşkın sonucu olarak kendi tat minini ve zevkini arayan insan aşkına benzeyen aşktır. Diğeri ise kendisi için bir şey arayan, yalnız sevgiliyi yüceltmek isteyen insanın insana duyabileceği aşkm nadiren erişebileceği bir aşk tur. Ilkinde her zaman biraz bencillik izi bulunur. Fakat ikincisin de ruh yalnız Allah'ın övgüsünü arzulamak ve acı bile verse sev gilisinin arzusunu yerine getirmekle yetinir. Ebedi Cemal'i görmek yeterlidir.
Yaratıcının seyri, beni yarattıklarının seyrinden döndürdü..
Hasan: "Rabbinin belåsina sabır göstermeyen, iddiasında samimi değildir." dedi. Rabia şöyle cevap verdi: "Bu konuşmada bencillik hissediyorum. O zaman Şakik Belhi sözü aldı ve "Rab binin belåsına minnet duymayan iddiasında samimi değildir" de di. Rabia: "Bundan daha iyisi gerekli." dedi. Málik Dinar denedi: "Allah'ın beläsına sevinmeyen iddiasında samimi değildir." Rabia: "Bu bile yeterli değil." dedi. Hep beraber, "Öyleyse sen söyle." de diler. Cevabinda Rábia tam tevekkül düşüncesini açıkça ortaya koydu: "Rabbinin tasavvurunda azabını unutmayan iddiasında samimi değildir."
Attår bu yanıtı şöyle yorumlar: "Misır kadınlarının bir yaratılmışı seyrederken yaralarının acılarını hissetmedikleri düşünülürse, Halik'ı düşünen birinin bu durumda olması garip görünmeyecektir."
Rabia çoğunlukla Hasan Basri'yi sürekli tedirgin eden korkulara pek yer bırakmayan, neşe saçan bir inanç ve Allahın hizmetinde haz ile doluydu.
Attâr'ın bildirdiği duaları arasında, dualarının aslında münacat olduğunu, kendi için ya da başkası için niyaz değil, İlahi Dost için muhabbet ve Onun varlığında hoşnutluk hali olduğunu gösteren örnekler vardır.
Ben bir köleyim, köle arzuyu ne etsin? Ben bir şey arzu etsem, Rabbim bunu arzu etmese, bu küfür olur. Gerçekten kulu olman için O'nun dilediğini dilemelisin. Eger O kendiliğinden bir şey verirse, o başka mesele." dedi."
Şafak sökerken birinin beni O'ndan alıkoyacağı korkusuyla: "Ya Rabbim, gönlümde Senin aşkından başkasına yer kalmasın" diye dua ettim.
"Hristiyan ya da Müslüman velinin yolu, nefsi terkten, gaybla dostluktan geçer ve veli yolda Allah aşkının ateşiyle ileriler. Şu inancı taşır:
Sevdiğindir, ey insan olman gereken
Allah'ı seviyorsan Allah, tozu seviyorsan toz."
Sayfa 223 - İnsan Yayınları
"Allah ilmine ulaşmamış kişiler insan olma mertebesine layık değillerdir. Hala hayvana benzerler. Bu ilme ulaşan kişi mahlukatın kusursuzluğunu temsil eder. Bireysel ve kişisel varlığı, Mutlak Varlık içinde erir, okyanusta bir damla, güneş ışınlarında bir zerre, bütünde bir parça olur."
Sayfa 178 - İnsan Yayınları
"Aşk mertebesi rıza, şevk ve ünsü kapsar."
Sayfa 121 - İnsan Yayınları
"Aşk yolu belli bir din ya da zamanla sınırlandırılamayacağı için, Rabia'nın gösterdiği yol herkese açıktır. Elbette onun mutlak özverisine, fakrına ve zühdüne çok kişi ulaşamayacaktır. Fakat onun yaşamının özü; yani cehennem korkusu ve cennet umudu olmaksızın derin Allah aşkı, hayata geçirilebilir."
Sayfa 19 - İnsan Yayınları
" Ey Aşıklar yukarı. İlelebet dünyayı bırakmak zamanı...
Ey gönül aşkının gittiği yere doğru, eş dost uç Dost'a doğru."
" Arzusunu, kalbini ve umudunu, uğruna ilahi şeyleri bıraktığı ve terk ettiği dünyevi şeylere bağlayan sefil adamın çok derdi ve elemi olacaktır. Sonunda dünyevi şeyleri de kaybedecektir. Kartallar yüksek uçar ancak kanatlarına ağırlık bağlanırsa daha fazla yükselemezler. Bunun gibi dünyevi şeylerin ağırlığından kişi yüksek uçamaz yani mükemmele ulaşamaz. "
"Ey kalplerin Sevgilisi, Senin gibi yok biri
Affet bugün sana günahkar geleni.
Umudum, huzurum, mutluluğum
Gönlüm sever yalnız seni."