Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ramazan Karşılaması

Ahmet Rasim

En Eski Ramazan Karşılaması Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ramazan Karşılaması sözleri ve alıntılarını, en eski Ramazan Karşılaması kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul'un âdetlerini pek bilmeyen Anadolulu bir fakir iftar vaktine doğru aç susuz çarşıda dolaşırken bir de bakar ki iki kanadı da ardına kadar açık bir konak... Sofralar hazır, insanlar akın akın girip sofralara oturuyorlar. Bizimki de kendini toparlayıp dalıyor içeriye. Top atılır atılmaz herkes gibi o da iftariyelere saldırır. Sıra çorbaya gelir, onu da içer. Derken "sallî" diye bir ses yankılanır. Kalkarlar, akşam namazını kılarlar. Bakar ki namazdan sonra kimse dağılmıyor. Anlaşılan diş kirası dağıtılacak. Midesi gibi cebini de doldurur. Derken bir ses daha: Sallî... Hep birlikte teravihe kalkarlar. İmam teravihi hatimle kıldırıyormuş. Adam perişan olur. Hoca selamı verir vermez kendini dışarı atıp bir kahvehane köşesine ilişir ve bir taraftan kendi kendine: -Bilmediğin yere niye girersin be adam diye homurdanıyor, diğer taraftan da etrafta konuşanları dinliyormuş. Birisi demiş ki: -Hiçbir şeye yanmıyorum, kaza da edemedim ona yanıyorum. -Hayrola… -Geçen yıl bir teravih kaçırmıştım da... Bizimki dayanamaz ve lafa karışır: -Amca, ne yan, ne de kaza et. Senin geçen yıl kaçırdığın teravih bugün beni yakaladı..."
Sayfa 36
Eskiden, iftardan sonra akşam namazı kılınır, birer çubuk, birer kahve içilir, tekrar sofraya oturularak yemek tamamlanırdı.
Reklam
Doğruyu o kadar güzel, o kadar ustalıklı o kadar hoş bir surette söylemelidir ki doğruca dinleyenin kalbine girmelidir.
Alışkanlık kadar kuvvetli bir sebep bulunamaz.
Bayram günü borç ödeyecek olana Ramazan kısa gelir.
Sayfa 176Kitabı okudu
İstanbul'un âdetlerini pek bilmeyen Anadolulu bir fakir iftar vaktine doğru aç susuz çarşıda dolaşırken bir de bakar ki iki kanadı da ardına kadar açık bir konak... Sofralar hazır, insanlar akın akın girip sofralara oturuyorlar. Bizimki de kendini toparlayıp dalıyor içeriye. Top atılır atılmaz herkes gibi o da iftariyelere saldırır. Sıra çorbaya gelir, onu da içer. Derken "sallî" diye bir ses yankılanır. Kalkarlar, akşam namazını kılarlar. Bakar ki namazdan sonra kimse dağılmıyor. Anlaşılan diş kirası dağıtılacak. Midesi gibi cebini de doldurur. Derken bir ses daha: Sallî... Hep birlikte teravihe kalkarlar. İmam teravihi hatimle kıldırıyormuş. Adam perişan olur. Hoca selamı verir vermez kendini dışarı atıp bir kahvehane köşesine ilişir ve bir taraftan kendi kendine: -Bilmediğin yere niye girersin be adam diye homurdanıyor, diğer taraftan da etrafta konuşanları dinliyormuş. Birisi demiş ki: -Hiçbir şeye yanmıyorum, kaza da edemedim ona yanıyorum. -Hayrola… -Geçen yıl bir teravih kaçırmıştım da... Bizimki dayanamaz ve lafa karışır: -Amca, ne yan, ne de kaza et. Senin geçen yıl kaçırdığın teravih bugün beni yakaladı..."
Reklam
Bayram günü borç ödeyecek olana Ramazan kısa gelir.
Eskiden, iftardan sonra akşam namazı kılınır, birer çubuk, birer kahve içilir, tekrar sofraya oturularak yemek tamamlanırdı.
Doğruyu o kadar güzel, o kadar ustalıklı o kadar hoş bir surette söylemelidir ki doğruca dinleyenin kalbine girmelidir.
Reklam
Arefe günü yalan söyleyenin bayram günü yüzü kara çıkar.
İnsana en birinci başarı zevkini tattıran, inanmak hissidir.
Çocuk terbiyesinde uzman geçinen analarımız böyle derlerdi, " küçüğün yemişini, büyüğün parasını kes ikisi de uslanır".
Fakat insanlık bazen üzüleceği yere güler. Sonra da sinirim tuttu diye özür diler.
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.