Engizisyon, kralların da işine geliyor, nüfûzundan korktukları kimseleri izâle ettirmek yolunda engizisyon mahkemelerinin canavarca kararlarından faydalanıyorlardı. En hafif ceza diri diri yakılmaktı. Bir senede iki bin kişinin yakıldığı söyleniyordu.
Meselâ Karosso bir yahudi ırkı lehine Filistin'den toprak koparmak faâliyetinde olanlardan bir siyonist idi. Miri araziyi siyonistler lehine satın almak işinde muvaffak olamayınca da "Sultan Abdülhamid'e Açık Mektup" adlı yazı serisinde: "Seni hal'edecek heyetin içinde beni de göreceksin!" diye yazmıştı.
"Halbuki az da olsa, bir irfan kırıntısı ile düşünecek olsak, kelâmın gâipdeki hayrın ve şehrin dâvetçisi olduğu düşünülebilir.
Evet kelâm, insanın ağzından çıkan kelâm, bir nevi gizli çağırıştır. İyiyi veya kötüyü dâvettir."
Eski insan, kendi kendisiyle hesaplaşmayı müslüman Türk olarak sayılı ve sayısız meziyetlere sahip olmak mecbûriyeti ve mes'uliyeti içinde olduğunu düşünerek yaşamayı bilen kimse idi.